Güvenli Sürüş Teknikleri

GÜVENLİ MOTORSİKLET SÜRÜŞ TEKNİKLERİ

MICIRDA SÜRÜŞ

Bu yazıda, mıcırda güvenli motosiklet kullanımından bahsetmek istiyorum, çünkü Motosiklet kazalarının en çok yaşandığı alanlardan birisi, mıcır ile asfaltın birleştiği yerlerdir.

Genel olarak yapılan hata, asfalttan mıcıra giren sürücünün (mıcır ile asfaltın birleştiği yerde), bir anda gaz keserek veya frenlere asılarak yavaşlamaya çalışması ve devamında da maalesef  kendini yerde bulmasıdır.

Genelde böyle durumlarda sürücü, tam anlamıyla neden düştüğünü bilmez bile. Aslında tüm olay, motordaki ağırlık dağılımı ile ilgilidir.

Özellikle mıcırlı bir yolda, ağırlığı her koşulda motorun arka tarafında ve dolayısıyla arka lastiğinde tutabilmek işin doğrusudur. Bilinenin aksine, hız (sürat), mıcırvari ortamlarda dostumuzdur.

Öncelikle; motosikletimizin ön kısmı, her türlü ortamda, tek bir iş için farklı ve alışılmışın dışında hareket eder. Bu hareket ne olursa olsun, asıl amacı hata düzeltmektir. Yanlış olarak ne yaparsanız yapın, motorunuzun ön tarafının ve gidonunuzun alışılmışın dışındaki tüm hareketleri (sağa-sola yalpalaması, vb.), motorun düz gitmesini sağlamak için şasesince yapılan toparlama ve düzeltme hareketleridir Bu yüzden doğru olan, onunla mücadele etmek değil, görevini yapması için serbest bırakmaktır (gidonu kendi haline bırakmak, mücadele etmemek ve yumuşak bir şekilde tutmaya devam etmek).

Mıcırlı yola girmeden evvel yavaşlamamız gerekmektedir. İşin püf noktası, bu yavaşlamayı, mıcıra girmeden evvel kesinlikle bitirmemiz gerektiğidir.

Diyelim ki 120 km/h ile seyir halindeyiz. İleride mıcırlı yolu gördük. Yavaşlamamız gerekiyorsa.. ki gerekli, frenlerimizi de kullanıp süratimizi diyelim 50 km/h’a kadar düşürdük. Ancak devamında, mıcıra tam girerken gazı açmamız da gerekmektedir.

Tam mıcıra girerken mutlaka gaz veriniz ve sabit (ortam uygunsa arttırabilirsiniz) o gazla gidiniz. 

Yavaşladığınız sürat 50 km/h ise, mıcıra giriş süratiniz, örneğin minimum 55 km/h olmalıdır. Ön taraf ve gidon azıcık oynasa da bırakın oynasın. Siz bakışınız ileride ve sabit gazlı bir şekilde seyrinize devam edin. Göreceksiniz ki son derece emniyetli, mıcıra gömülmeden ve yine son derece stabil bir şekilde seyrinize devam edebileceksiniz.

Bu arada hız mıcırlı ortamda dostumuzdur derken, yapılabilecek olan aşırı süratlerden bahsetmiyorum. Yavaşladıktan sonraki arttırılmış hızınızdan bahsediyorum (20 km/h ye düştüyseniz, giriş hızınız minimum 25km/h., 60 km/h ye düştüyseniz  minimum 65 km/h).

Bunun nedeni, mıcır ve benzer ortamlarda ağırlığı arka lastikte istememizdir ve amortisörümüzün kapanmamış olmasını sağlamak da başka bir nedendir. Ön tarafınız ne kadar hafifse, ağırlık ne kadar arkada ise, gidişiniz o kadar dengeli ve güvenlidir. Hatta oturuş pozisyonunuzu da bir miktar arkaya almanızda fayda vardır.

Mıcırlı yoldaki seyrinizde fren yapmanız veya ani gaz kesmeniz (etkisi fren yapmakla aynıdır, ağırlığı ön tarafa taşır) motorunuzun amortisörünün kapanmasına ve ön lastiğinizin mıcıra gömülmesine ve sonuçta stabilitesinizin bozulmasına yol açar, hatta sizi düşürebilir.

Mıcırlı yolda seyir halindeyken karşı şeritten gelen araçların yavaşlamanız için yaptıkları hareketlere (el işaretlerine) aldırmayınız. Onlar motosikleti bilmiyorlar.. Sizin için güvenli olan, sabit hızınızla istikrarlı bir şekilde, mümkün olduğunca ağırlığı arka lastiğinizde tutarak, devam etmeniz ve bu arada ön gidonuzu (hafifçe sağ-sol hareketi yapabilir) bir yandan, bakışınız hep ileride kalmak şartıyla, serbest bırakmanızdır. Gidonunuzla mücadele etmeyin.   Göreceksiniz ki son derece stabil ve güvenli bir şekilde gidiyor olacaksınız.

Mıcırlı zeminde Viraj ve Yavaşlamak
Gevşek zeminde bir virajı en güvenli dönmenin (dikkat “dönme” diyorum!) yolu, düşük sürat de, motoru en az yatırarak o virajı almaktır.

Buradaki püf nokta aslında süratinizin az olması, çünkü süratiniz az ise motor az yatar, süratiniz fazlalaştıkça yatışınız da artacaktır).

Güvenli sürati nasıl belirleyeceğiz? Aslında zeminin gevşeklik oranı uygun sürati belirlemenizde bir rehberdir. Bu gevşeklik miktarını, motorunuzun ön süspansiyon ve gidon kısmından gelen bilgiler doğrultusunda anlayabilirsiniz.

Yani motorunuzun ön kısmını iyi bir şekilde dinlemeniz gerekiyor, oynama miktarı; gevşeklik çok ise ön taraf daha fazla düzeltmeler yapar (sağa-sola oynama), gevşeklik az ise bu oynama daha da azdır. Oynama ne kadar fazla ise zemin o kadar gevşek demektir. Arka lastiğin oynaması da size fikir verebilir; ama “Ön”ü daha çok dinlemeliyiz.

Diyelim ki mıcırda, gevşek bir zeminde 60 km/h ile seyrediyoruz ve ileride bir viraj var. İleriye baktığınız için ayarlamaları yapmak için zamanınız var. Motorunuzun ön kısmından gelen bilgileri dinleyerek, yoldaki tutuşa göre süratinizi ayarlayabilir ve o viraja güvenli bir şekilde girebilirsiniz. Bu 60 km/h ile de olabilir ya da biraz daha yavaşlamanız da gerekebilir. Oradaki karar size aittir, çünkü sabit bir “şu hız” kuralı hiçbir zaman olamaz. Her mıcırın gevşeklik oranı aynı değildir, yol oturmuş olabilir ya da mıcır yeni atılmış veya çok boşluklu olabilir.

Mıcırlı bir zeminde yavaşlamanız gerektiğinde, kesinlikle ön freni kullanmayınız. Yumuşakça gaz kesmeniz (doğru viteste olduğunuzu varsayıyoruz ki sistemi uyguladığınız için öyle olmalıdır) yeterlidir. Daha da fazla yavaşlamanız gerekiyor ise sadece yumuşakça arka freni kullanın (ön süspansiyonunuzun dalmasına, kapanmasına elinizden geldiğince engel olunuz, çünkü bunu hiç istemiyoruz).

Unutmayınız, hangi koşullarda olursa olsun, olması gereken güvenli süratiniz, önünüzde açık görebildiğiniz alan dahilinde ve kendi şeridiniz içerisinde her zaman güvenle durabileceğiniz sürattir. Mıcırlı bir zeminde seyir halindeyseniz bu hız olabildiğince yavaş ve dikkatli olmak zorundadır. Unutmayınız, tutuş azdır.

KISACA İLERİ SÜRÜŞ

İleri Sürüş; Motosiklet sürmenin, güvenli, becerikli, eğlence dolu şeklidir. İleri sürücüler, çevresindeki olağan ve değişken durumlara karşı, öncesinden, çok daha gözlemci ve öngörülüdürler. Bu sebeple de üstesinden gelmek zorunda oldukları herhangi bir durumla karşı karşıya kaldıklarında, zaman ve mesafe yaratma konusunda (o durumdan kurtulmak için) her zaman hazırlıklıdırlar.

İleri Sürüş neden bizi ilgilendirmelidir?
İleri sürüşü bilmeyen birçok motorcunun kafasında, genel olarak; ‘‘Neden ileri sürüş kurslarına gideyim ki? Bana ne sağlayacak?‘‘ şeklinde sorular vardır. İşte sizlere ileri sürüşü dikkate değer kılacak birkaç ve önemli sebep;

  • Düzeltilmiş ve gelişmiş sürüş teknikleriniz sayesinde, motora binme maliyetleriniz fark edilir bir şekilde azalır (daha az fren balatası, debriyaj balatası masrafı, daha az bakım masrafı, daha az benzin tüketimi vs.),
  • AB yasaları (trafik ve motosiklet konusundaki) onaylandıktan sonra, motorunuzla ilgili sigorta konularında kesinlikle çok daha fazla indirimleriniz olacak.
  • Sürüşünüzden çok daha fazla keyif alacaksınız (bu hem sizin için, hem de artçınız için geçerlidir),
  • Çok daha  relaks bir şekilde motor kullanacaksınız. Çünkü daha güvenli seyahat edeceksiniz.
  • Öğrendiklerinizle, bir gün birisinin hayatını kurtarabilirsiniz - Bu sizinki de olabilir.

Sizi, çok daha iyi bir sürücü yapan şeyler nedir?
Sürüş esnasında, sezgilerinin söylediklerini (ileride gördüklerinizi) etkin ve tam bir şekilde araştıran, analiz eden, tahmin eden İleri Sürücüler, karşı karşıya kalabilecekleri tehlikeli durumlarla ilgili, öncesinde plan yapmayı ve güvenli bir şekilde o durumlardan kurtulmayı öğrenmişlerdir. En iyi sürücüler, bunu, sistemli bir şekilde motor sürerek başarırlar.

Motosikleti kullanırken, (fren, debriyaj, gaz, vites, gidon gibi kontroller yardımıyla) sizin, üzerinde etkin olduğunuz sadece iki! şey vardır.:

1- Motorun Yönünü değiştirebilirsiniz.
2- Hızını değiştirebilirsiniz.

Aslında bu kadar basittir (başka hiçbir şey yapmıyorsunuz)!!

Daha iyi bir sürücü olma yolunda ilerlerken öğrendiğiniz, hep vurgulanan en önemli şey; hem kendinizin hem de yoldaki başkalarının güvenliğinin önemidir. Aynı zamanda, kazaya karışma riskinizi azaltacak ileri sürüş tekniklerini, gerektiğinde, beceriyle uygulamayı öğrenirsiniz. 

Aslında birçok motosiklet sürücüsü, kötü (hatalı) bir şekilde motor kullanır ve bunun farkında değildir. Çünkü yaptıkları hataların gerçek kötü sonuçlarıyla (ciddi anlamda) tam olarak karşılaşmamışlardır henüz. Bu hatalar tekrarlana tekrarlana sürüşlerinde (farkında olmadan hatalı) bir alışkanlık haline gelmiştir.

Orta seviyedeki bir sürücünün kazaya karışma sebebi, onun dikkatsiz ve kaygısız sürüşüyle ilişkilendirilemez. Sebebi sadece bunlar değildir.

Unutmayınız; zayıf (eksik) planlama, zayıf (eksik) performansı teşvik eder (ortaya çıkartır).

İleri sürücüler, kendi sürüşlerindeki hataları minimize ederken, bir yandan da, başkalarının kazasına (sebebi siz değilsiniz) karışma risklerini kesin olarak engellemeyi amaç edinirler. Geçirmiş olduğunuz bir kazada, en iyi durumu düşünürsek; siz sadece müşkül (bir sürü zahmet, uğraşı vs..) durumundasınızdır. Ama en kötüsünü düşünürseniz; ciddi bir sakatlık geçirebilir hatta ölebilirsiniz..

Bu yüzden, İleri sürüş; son derece basit, etkili, yeterli ve elverişli, her zaman her şekilde uygulanabilir bir sürüş sistemi kullanarak, gerekli zaman ve mesafeyi sağlayıp, Tehlikeli Durumların üstesinden gelmektir..

İleri sürücü için hiçbir zaman “SÜRPRİZ” yoktur.. İleri Sürücülerin sürüşlerinde “ANİDEN” sözcüğü hiçbir zaman yer almaz..

Tüm motosiklet sürücülerini; kendi güvenlikleri, sevdikleri ve onları sevenler için, İleri ve Güvenli sürüşle tanışmaya ve birer ‘‘İleri Sürücü‘‘ olmaya davet ediyorum. 

ALTI DEĞİŞİK MOTORCU TİPİ

- Kendini geliştirmeyi denemiş, başarısız olmuş ve heyecanları sönmüş olanlar. Artık kendini geliştirme konusunu duymak bile istemezler.

2- Öğrenecek herhangi bir şey olmadığına inananlar. Kilometre yapmak yeterlidir diye düşünenler. Sürüş teknikleri konusunu tartışılırken kibarca konuyu değiştirirler.

3- Eğitime karşı olanlar. “Motora atla ve sür yeter. Düşmüyorum ya. Öğrenecek ne var.. Paranı eğitime harcayacağına güzel bir egzost al..” diye konuşanlar.

4- Kendini ilerletme konusunda az eğilimi olup bu konuda bilgi eksikliği yaşayanlar. Herhangi bir nedenden dolayı bir türlü gerekli adımı atamazlar. Daha iyi olacağını ümit ederler.

5- Öğrenmeyi isteyenler. Bu konuda konuşurlar ve bolca dinlerler fakat pasif kalırlar. En tehlikeli grup budur.  Sonunda denerler ve kaza yaparlar…..

6- Kendini ilerletmek için çalışanlar.  Bu kişiler okurlar, eğitimlere katılır bazı soruların cevaplarını ararlar. Kendilerini ilerletmeye kararlı olup  bu konuda bir şeyler yaparlar.

ANİ DURUŞLARDA DEBRİYAJ KULLANIMI

"Panik frende debriyaj kullanılır mı, kullanılmaz mı?" şeklinde bir soru ve devamında farklı farklı cevaplar.

Ani duruşlardaki debriyaj kullanımıyla ilgili, bir konuyu daha (bence en önemli sebeptir) önemle vurgulamak istiyorum.. 

Öncelikle bilgilerimizi tazelemek adına çok basit bir bilgi;
Motorun yol üzerindeki ileri hareketi (gidişi), duruşu (frenleme) ve dönüşü (viraj alması), yani her şey yol tutuşuyla ilgilidir. Yol tutuşundaki her şey, sadece ve sadece motorun üzerindeki 2 adet kauçuk lastik vasıtasıyla yapılır.

Yol tutuşu, ağırlık (ağırlık dağılımı) demektir. Örneğin içi 50 kg. ağırlıkla dolu olan bir koliyi mi itmek kolaydır, yoksa içi boş olan bir koliyi mi? Elbette içi boş olanı. Bu da, üzerinde  ağırlık olan nesnede tutuş vardır demektir.

 

Motora bindik ve 1. vitese takıp gaz verdik. Ağırlık nereye gider? Elbette arkaya. Bu sebeple arka lastiğimiz içi dolu koli haline gelip, patinajda kalmaz ve yola tutuşu gerçekleştirir. Bu sayede de motor ileriye doğru yürür.

 

Frenlemede ne oluyor? Ağırlık öne doğru gidiyor. Yani ön lastiğimiz içi dolu koli haline geliyor ve tutuş önde oluşuyor. Bu sebeple de motoru Ön Fren durdurur diyoruz. Çünkü artık arka lastiğimiz (ağırlık öne gittiği için) içi boş bir koli durumundadır. Yeterli tutuşa sahip değildir, bu yüzden de gerçek beklenen durdurma görevini hiç bir zaman tam olarak yerine getiremez. İyi bir sürücü bu prensibi çok iyi bilir ve ağırlık transferlerini her zaman, şartların tam olarak oluşması için (transferin tamamlanması) yeterli zamanı vererek gerçekleştirir (progresif ön fren kullanımı).

 

Şimdi gelelim asıl konumuza;

Debriyajın görevi nedir? Ya da daha da öncesinde, motorlu araçlardaki motorun görevi nedir, ne için kullanılır? Basitçe; motor çalışarak bir güç üretir, bu güç, aktarma organları vasıtasıyla, kinetik enerji olarak lastiklere iletilir ve aracın hareketi gerçekleşir. Debriyaj, bu gücün kinetik enerji olarak kullanımında, basitçe bir nevi ara nokta (iletilsin veya iletilmesin) görevi yapar.

 

Yukarıda dedik ki; motor üzerindeyken yolda gidiş, duruş, viraj alma, hep tutuş vasıtasıyla gerçekleşir. Normal kullanımda bu var olan yol tutuşu, lastiklerimizde, devamlı bir paylaşım halindedir. İyi bir sürücü bu paylaşımı hep dengede tutmayı bilir. Zaten kullanım esnasında, var olan tutuştan fazlasını zorlarsanız kendinizi bir anda yerde bulursunuz.

 

Şimdi (burası çok önemli dikkatlice okuyun lütfen); motosiklet üzerindeyken, gerekli anlarda, lastiklerdeki var olan tüm tutuşu, o yaptığımız işe verirsek, o işin en mükemmelini yaparız. Yani, tek bir iş, tek bir tutuş görevi.

 

Örneklemek gerekirse; gaz verip ileriye doğru giderken aynı anda frene asılmazsınız. Viraja girdiğinizde lastiğin yan yüzeylerindeki tutuş gribini kullanırken sadece viraj yaparsınız. Frene dokunmazsınız ya da gazı aşırı açmazsınız. Zaten yaparsanız tehlike yaşama olasılığınız yüksektir, çünkü başka tutuş griplerini de işin içine sokmuş olursunuz.

 

Şimdi buraya kadar özetlediklerimize göre ani frenleme anını düşünün. En çok ihtiyacımız olan şey ön lastikteki (ağırlık öne gitti/tutuş önde) maksimum tutuştur. Tekrar hatırlayalım!!; tek iş, artı var olan tüm tutuşun kullanımı; eşittir mükemmelliyet.

 

Eğer, debriyajı çekmezseniz, arka lastikte var olan motor itme (engine pull) kuvvetini hala kullanıyor olursunuz. Motor kompresörü vasıtasıyla daha da çabuk yavaşlayacaksınız gibi gelse de, var olan fiziksel bir itiş kuvveti her zaman arka lastiğinizde mevcut kalacaktır. Bu aynı zamanda, özellikle acil frenleme için, ihtiyacınız olan maksimum ön lastik tutuşunuzun bir kısmını, ileri gitmeye yönelik olarak da çalacaktır (aynı zamanda, arka lastikteki, kompresör nedeniyle oluşan kasma, ağırlığın tam olarak ön lastiğe transferini geciktirir. Ağırlık, önde tam değilse, tam tutuş da yoktur). Yani, Ön lastikteki tutuş, hiç bir zaman tam tutuş performansında olamaz.

 

Unutmayalım; TUTUŞ her şeydir. Onu kullanırken akıllı ve bilinçli olmamız lazım ki sorun yaşamayalım. Acil duruş gerektiren pozisyonlarda, debriyajı çekip çekmeme konusunda karar gene de sizin. Ben, var olan tutuşun tamamını (frenleme anında öne giden ağırlığın tamamını) önde görmek istediğim için, debriyajı çekerim.

 

Hepimiz motor KULLANIYORUZ. Ama SÜRMEYE başlamanın ana kuralı onu her şart ve koşulda, zamanında ve doğru şekilde, DURDURABİLMEYİ bilmek, becerebilmektir.

 

Bu arada eğer TATKU‘yu doğru şekilde uygularsanız, pozisyonunuz, bakışınız yol üzerinde doğruysa, öngörünüz yerindeyse; ACİL FREN kullanma durumunuz hiç olmayacaktır. 

 

Dünyada motosiklet kazalarının en düşük olduğu ülkelerin başında İngiltere ve Almanya gelmektedir. İleri ve Güvenli sürüş konusunda, nerdeyse dünyanın en iyi motor kullanıcıları, İngiliz ve Alman motosikletli polisleridir. ART-ARA; teori, pist ve yol kurslarında; İngiliz RoadCraft (Motosiklet Yol Sanatı) ve Alman ADAC sistemlerini kullanmakta ve uygulamaktadır. RoadCraft Sistemi, İngiliz Motosikletli Polislerinin eğitiminde kullanılan sistemin, yol sürücülerine uyarlanmış halidir. 

MOTORSİKLET SÜRMEK İÇİN ON 
ALTIN KURAL

1- Sürüşten evvel kafanı boşalt. Sıkıntıları evde bırak.

2- Yorgun motor kullanma. Dilin dişlerinin arasında gülümsemeyi dene.

3- Motor kullanma seviyenin bilincinde ol. Sınırlarını aşma

4- Hız. Beyninin daha önce olmadığı yere motorunu sürme.

5- Yön ile görüşünü birbirinden ayır. Motorun gitmesini istediğin yere bak.

6- Lastiklerinle konuş. Lastiklerin yeri ne kadar tuttuğunu bil.

7- Yolda konumlanma güvenliktir. Her zaman motorun üstünde ve yol konumunu kontrol et

8- Hayal Et (Öngör). Olabilecekleri tahmin et. TATKU’yu uygula.

9- Odaklan. Motor sürerken, sadece motor sür

10- Keyif Al !!    

İYİ BİR SÜRÜŞ İÇİN İPUÇLARI    


      

YOLU GERÇEKTEN OKUMAYI ÖĞRENMELİYİZ

1-Virajlara hazırlıksız yakalanmak?
Belirtileri: Her viraj öncesinde veya karşıdan gelen araçları gördüğünüzde veya yavaşlamanızı gerektiren durumlarda sertçe fren yapmak zorunda kalmak..

Nedeni: Yeterince uzağa bakmamak. Birçok sürücü, önündeki kısa bir alana fikslenmiş şekilde bakar ki bu sıklıkla yaklaşık 25 metrelik bir mesafedir..

Çözümü: Fiziki olarak çenenizi, önünüzdeki ufuğu görünceye kadar kaldırın..

2- Arabaların arkasında sıkışmış şekilde kalmak?
Belirtileri: Her sollamadan evvel araçları km.lerce takip etmek, araçların arasında sıkışıp kalmak.

Nedeni: Önünüzdeki potansiyel veya var olan tehlikelerden sadece en yakındakine bakmak. Genel örneği; ilerlerken sadece önünüzdeki aracın arkasına bakışınızın takılı kalması..

Çözümü: Önünüzdeki engeli (tehlikeyi) gördükten hemen sonra diğerlerini de aramaya başlayın. Pozisyonunuzu o engelden 70 cm. kadar uzaklaşacak şekilde sağına veya soluna ayarlayın. Bakışınızla (hafifçe kafanızı da oynatarak) sağı solu tarayın. Bu şekilde önünüzdeki o engelle beraber etrafı da görmeye başlarsınız.

3- Sık sık, Çukur veya Kasislere mi giriyorsunuz?

Belirtileri: Sağınızdan veya solunuzdan sık sık aniden beliren araçlar sizin için hep sürprizdir,  azıcık panikle de kendinizi sağa veya sola atarsınız.

 

Nedeni: Sadece ileri bakmaya odaklanmak, konsantre olmak ve bu sebeple de önünüzdeki yolun zeminindeki detayları (sağı solu dahil) yeterince görememek. Genelde arka kontrol (aynalarla) eksikliği de buna eşlik eder.

 

Çözümü: Gözlerinizle her yeri tarayın; İleriye bakın, aynaları kontrol edin, ileriye bakın, yol kenarlarını ve yüzeyini kontrol edin, ileriye bakın, sürat göstergenize bakın ve yeniden baştan tekrarlayın. Bu döngü 7 ile 10 saniye arasında tekrarlanıyor olmalıdır.

 

4-‘’Kıl payı yırttım’’ şeklinde olaylarınız mı var?

Belirtileri: Üzerinize süren arabalar (kendi kendinize bunu da hep yapıyorlar dersiniz!). Islak demir mazgalların üzerinden geçerken motorunuzun arkası kayar (ardından da kaygan olabileceğini düşünmüştüm dersiniz).

 

Nedeni: Tehlikeleri (var olan veya potansiyel) görmek ama reaksiyon göstermemek. Önlem almamak!

 

Çözümü: İnsiyatifi elinize alarak aktif olun. Yol üzerinde veya kenarlarında, potansiyel olarak tehlikeli olabilecek şeyler gördüğünüzde, öncesinde, şeridiniz içinde sağa veya sola hareket edin. Hatta bu bir  karış kadar karşı şeride geçmeniz demek olsa bile.

 

5-Tehlikelere karşı hazırlıksız, plansız mısınız?

Belirtileri: Hemen sonrasındaki viraj için, sert frenleme ile biten sollamalar. Kombine virajlarla dolu bir yolda, her viraj, bir öncesindekine göre daha zordur ve gittikçe daha da zorlaşır.

 

Nedeni: İleriye bakıp plan yapmadan sürmek; Tehlikeleri öncesinden erken görüp “akıcı bir şekilde daha kolay nasıl hepsinin üstesinden tek tek gelirim” planını yapmak yerine, tek tek, karşılaşıldığında o an, plansızca ilgilenmek.

 

Çözümü: İlk başlarda zor ve tuhaf gelse de, kendi kendinizle konuşun. Bunu yaptığınızda, yani sakince, tam olarak yolun ilerisindeki tehlikeleri tanımlayıp, akıcı, yumuşak, güvenli ve çabucak nasıl geçeceğinizin planını kendi kendinize yüksek sesle söylediğinizde, aynen o şekilde yaptığınızı görürsünüz. Yani; akıcı, yumuşak, güvenli ve hızlı bir şekilde tehlikelerin üstesinden gelmiş, uzaklaşıyor olursunuz.

 

YOLU KULLANMAK;

 

1- Hızlı sürdüğünüzü düşünüyorsunuz ama yavaşsınız?

Belirtileri: Virajlar serttir, sollamalar serttir, aslında her şey sert ve zordur.

 

Nedeni: Sürekli olarak kendi şeridinizin ortasında kalmak ve nadiren pozisyon değiştirmek.

 

Çözümü: Şeridinizde hareket edin. Virajlarda yolun devamını görmek için, trafiği geçmek için, yolun daha da ilerisini görmek için daha geniş, daha açık pozisyonlar alın.

 

2- Genelde geriliyor musunuz?

Belirtileri: Sol virajlara yaklaşırken, yolun kenarından yol zeminine sıçramış olan mıcır, toprak, su birikintisine girmek. Sağ virajlara yaklaşırken karşıdan gelen arabalarla flört etmek, çok yakın geçmek.

 

Nedeni: Yüzeyde tutuş olmasa da, karşıdan gelen araçlar tehlike içeriyor olsa da “Teoriksel olarak bulunulması gereken pozisyon burasıdır” diye, belirli, sabit bir pozisyonda ısrar etmek.

 

Çözümü: Daha esnek olun. En iyi pozisyon, en geniş olan değil, en güvenli olan pozisyondur. Bu sebeple, gerekli durumlarda, şeridinizin ortasına doğru 15-20 cm geri çekilin.

 

3- Virajlara aşırı yavaş girmek?

Belirtileri: Hep baskı altında hissetmek ve aceleci olmak. Viraja girmeden önce, olması gerektiğinden daha fazla fren yapmak ve sonrasında viraj ortasında yavaş kalmak (yeterli hızlarda olamamak).

 

Nedeni: Viraj öncesi geç pozisyon alarak, son ana yapılacak çok fazla şey bırakmak. Motoru, viraja geniş girilecek pozisyona götürmek, giriş hızını ayarlamak, hıza göre doğru viteste olmak ve dönmeye başlamak. Geç kalınmış çok fazla şey vardır.

 

Çözümü: Erken pozisyon alın. Virajı görür görmez pozisyona geçin. Böylece daha yumuşak, çok daha kontrollü ve aynı zamanda daha hızlı olursunuz.

 

4- Virajlara aşırı hızlı girmek?

Belirtileri: Viraja girdikten sonra gaz kesmek, fren yapmak, hatta vites düşürmek. Virajı korku içerisinde almak. Viraj çıkışında şerit dışına çıkmak. Motoru sertçe yatırmak zorunda kalmak.

 

Nedeni: Öncesinde Kısa Bakmak. Limit noktasını takip etmemek yani virajı değerlendirmemek. Çok geç pozisyon almak. Sistemin “Hız” aşamasını uygulamamak, yani yüksek giriş hızı.

 

Çözümü: İleriye bak. “Limit Noktasını” takip et ve “Sistemi” uygula.

 

5- Virajlarda Erken Kapatma?

Belirtileri: Aceleci ve sert kullanım. Virajı, çıkışında, karşı şerit ihlaliyle (şanslıysak az) bitirmek. Motoru viraj içerisinde sıklıkla kaldırıp, yatırmak.

 

Nedeni: Çıkışı görmeden motoru yatırmak. Bakışın kısa ve hemen önümüze fikslenmiş olması. Sabırsızca ve stresli kullanım.

 

Çözümü: Gevşek ol, viraj çıkışına bakarak yolun açılmasını inatla bekle. Geniş Gir, Geç Gir.  

 

6- Virajlarda Geç Kapatmak?

Belirtileri: Sertçe motoru yatırmak zorunda kalmak. Viraj çıkışında gazı erken açamamak. Virajın dışına savrulmak.

 

Nedeni: Virajın çıkışına değil, hemen önümüze bakmak. Geç viraj pozisyonu almaya bağlı olarak süratin fazla olması. Apeksi (virajın ortasını) tam anlamıyla değerlendirememek.

 

Çözümü: Erken viraj pozisyonu al. “Limit Noktasını” takip ederek hızını ayarla. Bakışını viraj çıkışına çevir. Çıkışı (apeksdeyken) görmeye başladığında motoru yatır. Bekleme.

 

GÖRÜNÜR OLMAK;

 

1- Işıklarınızı Görmüyorlar mı?

Belirtileri: En basit belirtisi; farlarınız (uzunlar) açık değil.

 

Nedeni: Şaşırtıcı bir şekilde, maalesef, uzunlarını açmadan kullanan çok fazla sayıda motosiklet sürücüsü var. Bu, onların görünmesini daha da zorlaştırıyor.

 

Çözümü: Düzeltilmesi en kolay olan hatadır. Kısaca, Uzunlarınızı Yakın. Bu sizin görünürlüğünüzü arttırır ve elbette daha güvenli olursunuz (gündüzleri).

 

2- Çok sık Kaçış Manevrası mı yapıyorsunuz?

Belirtileri:  Bir anda önünüze çıkan arabalardan, ya da, kasabalarda, karşıdan karşıya geçmek için yola atlayan yayalardan, bazen sollama yaparken sıkıştıran arabalardan korunmak için sürekli olarak swerving (kıvırtmaca) veya panik fren yapar durumlarda kalmak.

 

Nedeni: Genelde yolun sağına, kaldırıma, çok yanaşık şekilde pozisyon alarak sürmek.  Bu kötü pozisyon, motorunuzu hep arka planda bıraktırır, trafikte geri planda kalmış olursunuz.

 

Çözümü: Yolda hep daha dominant, daha her şeye hakim bir pozisyonda kalın..Bu pozisyonda  orta şeride (araçların sol teker izi) yakın pozisyondur. Arabalara daha görünür olursunuz. Siz de onları öncesinden görürsünüz.

 

3- Hep birileri size kızıyor, uyarıyor mu?

Belirtileri: Sürekli olarak araçlarla “kıl payı durumlar yaşamak”. Size selektör yapan, kornalarına basan, el kol hareketi yapan araba sürücüleri olması. Sağa sola dönüşlerde, neredeyse size arkadan çarpacak olan araçlar…

 

Nedeni: Gerekli anlarda Sinyal Kullanmamak. Diğer araç sürücüleri, bir motosikletin seyir halindeyken hareketleri ile ilgili yanlış bir değerlendirme yaparlarsa, sonuç kazadır.

 

Çözümü: Gerekli durumlarda mutlaka sinyallerinizi, kornanızı, ışıklarınızı (selektör) kullanın. Seyir halindeyken, diğer sürücülerin, niyetinizin ne olduğunu, doğru anlamasını sağlamak adına ne gerekiyorsa yapın.

     

Panik Durumlarda Adrenalin Faktörü ..

Konu başlığına baktığınızda tam olarak neden bahsettiğimi anlamanız muhtemelen zordur. Lütfen aşağıdaki yazımı dikkatli bir şekilde okuyunuz. Birçok kişinin farkında bile olmadığı bir kaza sebebinin nedenini ve ondan kurtulma yöntemini anlatmaya çalışacağım;

"BEKLENMEDİK PANİK DURUMLARDA KENDİNİZLE KONUŞMANIZ, HAYATINIZI KURTARABİLİR".

Teorilerden de dinlediğiniz ve hep okuduğunuz gibi, güvenli sürüşte verilen mesaj her zaman çok açık ve basittir: Öğrenmiş olduğumuz bilgi ve teknikleri mümkün olduğunca pratikler yaparak geliştirmek. Yani; Çalışmalı.. Çalışmalı.. Çalışmalıyız…

 

Sürekli pratik yaparsak, gerekli panik durumlarda yapılması gerekeni, hatasız bir şekilde çok çabuk yapabilecek beceri ve güvene sahip olacağımızı biliriz. Dahası, pratik yapmak, kaslarımıza ve zihnimize gerekli şeyleri yaparken; çok az düşünerek, gerekli kontrolleri bulmak konusunda kazanacağımız zaman ve o kontrolleri kullanırken gerektiği kadar güç kullanma alışkanlıklarını sağlar..

 

Diğer bir deyişle, pratik, bizlere, panik durumlarla karşılaştığımızda yapmak zorunda olduğumuz şeyi zaman kaybetmeden, kontrolü elimizde tutarak, sırasıyla yapmamızı ve tamamlamamızı öğretir.

 

Yeterince pratik yaptınız diyelim. Peki, vücudunuz, gerçek bir tehlike ile karşılaştığınız o anlarda adrenalin ile dolmuşken de, aynı gerekli şeyleri pratik yaparken çalıştığınız gibi gerçekten yapabileceğinizden emin misiniz?

 

Aslında gerçek cevap hem “evet” hem de “hayır”dır. Mutlaka yapılması gerekeni yapmak için hazır olacaksınızdır, fakat pratiğini yapmadığınız, yapamadığınız şey “o” adrenalinle baş etmektir. Pratik yaparak acil fren çalışırken, kendinizi gerçekten hayatınızı kurtaracak o gerekli acil freni yapma moduna koyamazsınız. Aslında pratik yaparken öyle güvenli bir alanda çalışıyorsunuzdur ki, yaptığınız hatalar yüzünden hastanelik olmaz, aksine ders çıkarır ve kendinizi o konuda mükemmelleştirmeye çalışır, sonuç olarak da mükemmelleşirsiniz de.

 

Gerçek hayatta eğitiminizi, teoriden gerçekçiliğe götüren bir bağlantı kurmaya ihtiyacınız vardır.

 

Burada ne demek istediğimi bir örnekle açıklayayım; Bir sağ viraj alıyorsunuz ve o anda karşıdan bir arabanın geldiğini görüyorsunuz. Araba orta şeridi ihlal ediyor görünüyor ve bir anda dikkatinizi çekti!! Aslında siz o anda ona kilitlendiniz!! (hedefe kilitlenme). Ne yaparsınız? Biliyorsunuz ki (öğrenmiştiniz) motosiklet “nereye bakarsanız oraya gider”, bunu defalarca yaşadınız ve çok iyi biliyorsunuz. Hedefe kilitlenmenin (nereye bakarsan oraya gider), öldürücü olduğunu da biliyorsunuz. Peki, o halde neden arabaya kilitlendiniz?  Neden hala ona bakıyorsunuz?  Çünkü Kilitlendiniz.

 

Bu durumlardaki sürüş deneyiminizin çoğu sadece pratik yapmak olmuştur. Bilirsiniz ki kafanızı ve bakışınızı o gelen araçtan çevirip bir kaçış rotasına bakmadığınız sürece direk olarak onun üstüne gideceksiniz. Fakat o arabaya kilitlendiğinizi fark ettiğiniz anda vücudunuz adrenalin üretmeye başlamış ve kan dolaşımınıza pompalamaktadır. Böylelikle; savaş uçaklarındaki pilotların bazı zor durumlarda yaşadıklarına benzer bir PANİK ATAK başlayacaktır.

 

Bu beladan kurtulmak için tek yapmanız gereken kendinizle kask’ınızın içinde konuşmanızdır;

 

Gitmek istediğim yere bakmalıyım!” tarzında bir şey söylemeniz gerekir. Veya;
Arabaya bakma!! Şurası gitmek istediğin yer!
‘‘Hadi canım şu tarafa gidelim!”
Çevir Kafanı!!” vs.. vs..

 

Çok ilginç değil mi?? Aslında kendi kendinizle konuşurken hangi kelimeleri kullandığınız önemli değil. Asıl önemli olan yapılması gerekeni yapmak için kendinize söylediklerinizdir. Bu konuşmalar, çalışmalarınızda (pratik yaparak) öğrendiklerinizi geri çağırır ve kolayca gerekeni yaparsınız. Kendinizle konuşma egzersizi o kadar önemlidir ki ani durumlarda sizi donduran (bildiğinizi ve çalıştığınızı yapmayı önleyen) adrenalinle başa çıkmak için gerekli olan şeydir. Resmen bir tetik görevi görür.

 

Bir ipucu; Bunu yaparken (kendi kendinizle konuşma), kendinizle kavga etmeyin. Sadece aktiviteyi başlatacak ufak bir cümle yeterlidir. O kısa cümle, kas hafızası ve pratiklerle edinmiş olduğunuz alışkanlıkları harekete geçirir ve gerekeni yaptırtır…

Öğrenmenin sonu yok.

Gaz Kolunu Kullanma Sanatı ..

Hani şu gaz kolu var ya.. Gaz kolunu ne kadar çevirir, gazı ne kadar açarsanız o kadar hızlanırsınız.

Aslında ne kadar basit bir tasarımdır.. Gazı aç.. Yürürsün.. Daha çok aç.. Daha fazla hızlanarak yürürsün. Hele ki dümdüz, geniş, nefis bir asfalt üzerinde iseniz..İycene yapıştırır ve hızlanırsınız!! Gaz kolu işte düşündürecek ne varki?? GERÇEKTEN DE BU KADAR BASİT Mİ?

Eğer gaz kolu ve kullanımı ile ilgili bütün anladığınız sadece bu ise, motosiklet sürüşü ile ilgili ciddi anlamda çok şeyler kaçırıyorsunuz ve de farkında değilsiniz demektir. Mutlaka dolu dolu geçen bir motosiklet hayatınız vardır..Mutlaka  artık usta olduğunuzu, her şeye hakim olduğunuzu düşünüyorsunuzdur..

Ama şundan da eminim ki; Eğer gaz kolunun görevini sadece ilk paragrafta anlattığım şekilde düşünüyorsanız, kesinlikle virajları düşündüğünüzden daha iyi alabileceğiniz halde, alamıyor, her zaman "Yusuf" arkadaşınızı da arkanıza alıp viraj yapıyorsunuzdur.. Yani; "Aslında çok daha iyi ve güvenli bir şekilde virajlara girip çıkabilirsiniz ama farkında değilsiniz".

Gaz kontrolünün (gazı açıp-kapatmanın) bir virajda, motorun viraja girip çıkmasındaki her şeyiyle ilgili (geometrisi, tutuşu, viraj içindeki yol tutuşu vs..) çok büyük etkisi vardır. Aslında Viraj yaparken, motorunuzdan en iyi ve güvenli verimi alabilmenin tekniği son derece basitdir:  buda her virajda mutlaka  "Yumuşakca Gazı Açmak" tır.

Gaz kolu kullanımının, motorun hızını değiştirmek, yani bir çok kişinin anladığı anlamda; sadece süratlendirmek dışındaki, özellikle virajlardaki doğru kullanımı ile ilgili bilgilendirmek ve tekrar hatırlatma yapmak istedim...

Ama öncesinde  lastiklere bir bakalım;

LASTİKLER
Öncelikle bildiğiniz gibi bütün motorlarda arka lastik ön lastik den geniştir.. Ama siz eğer bunu sadece "Görselliğe" bağlıyorsanız önemli bir detayı kaçırıyorsunuz demektir.

Birçok motosiklet, düz durduklarında, lastikleri arasında  %50 %50  doğal ağırlık dağılımına sahiptir.. Ama seyire başladığınızda (yani gaza dokunup yürümeye geçtiğinizde) ağırlığın bir kısmı arkaya gider..(ki olması gereken de budur..Bu sayede arka lastikde tutuş gerçekleşir ve motor patinaj atmadan yürür..). Seyir halindeyken optimum dengeli ağırlık dağılımını ve lastiklerdeki maksimum tutuşu yakalamak adına,  seyire başlamak için gaz vererek ağırlığın bir kısmını arkaya transfer ederiz.. Böylece daha geniş olan arka lastiğinizdeki tutuşu da maksimum seviyeye getirmiş olursunuz..

 

Bu kısaca şu demek; Motosiklet ile ilerlerken, en güvenli ve yere sağlam basan gidiş, en ideal ve güvenli ağırlık dağılımını (geniş olan arka lastikde %60,  ön lastikde %40) yakalamaktan geçer..Ve bizler bunu gazı açarak sağlıyoruz..

 

Tekrarlıyalım; Seyir halinde İlerlerken en güvenli ve yere sağlam basan gidiş %60 arka-%40 ön ağırlık dağılımını yakalamak demiştik.. Peki virajdayken ne yapıyoruz?? Öncelikle İLERLİYORUZ, doğrumu?? Evet.

 

Viraja geldiğinizde sabit bir gazla girerseniz (yani hiç gaz açmadan), viraj içinde viraj kuvvetleri, yer çekimi, motorun lastiklerde yanağa düşmesi vs..sebepleri yüzünden motor kendiliğinden yavaşlamaya başlar.. ve ağırlık, bu yavaşlamanın etkisiyle (fren yapmaya başladığınızdaki etki ile aynı olarak), kendiliğinden ön lastiğinize gitmeye başlar (bu sürücüde; ‘’arka kayacak, bırakacak’’ hissi yaratır). Ağırlığı tekrar o geniş arka lastiğinize geri verebilmek ve tutuşunuzu sağlamlaştırmak için (%60-%40), mutlaka  gazı açmanız gerekmektedir. İşte o  son derece güvenli olan ‘’Yavaş gir-Hızlı Çık’’ prensibinin sebebi de budur...

 

Her zaman viraj içinde gaz açmanızı sağlayacak hızlarda viraja girmeniz gerekmektedir... Gazı açmanız lazımdır ki, ilerlerken optimum ağırlık dağılımı olan %60 arka-%40 ön‘ü sabitliyebilesiniz..

 

Şimdi bu noktada birde   ‘’SÜSPANSİYON‘larımıza’’  bakalım;

 

Motosikletlerin amortisörleri en iyi, aşağıya ve yukarıya var olan maksimum inme ve çıkma hareketini yapabildiği ‘’orta’’ noktada durursa çalışır ve görevini yapar..

 

İşte gaz kolu bu noktada, bir bakıma süspansiyonunuzun en iyi konumda yapılanması için yardımcı olabilecek bir ‘’ayar’’ aletidir..

 

Bir viraja girmiş ve dönüş halinde olan, tipik bir 200kg’lık motosiklet ve üzerindeki 80kg’lık sürücüsünün yapacağı minik bir gaz açma veya kapama hareketi, yaklaşık 100kg’lık bir ağırlığın ön lastiğe veya arka lastiğe transferini mümkün kılar..Ki bu ağırlığın hareketi aynı zamanda süspansiyonları da etkiler..Yani ağırlık, transfer olduğu taraftaki amortisörü de aynı zamanda kapatır (bu kapatma sonuna kadar bile olabilir..). ki bunu hiç istemeyiz..

 

Bir virajın içindeyken gazı kapatmanız ağırlığı ön lastiğe transfer eder, ki bu aynı zamanda ön amortisörü kapatır ve arka amortisörü kaldırır..Ki gene bu da motorun yönlenme (dönme) geometrisini değiştirir; rake açısı azalır, stabilitesi bozulur; Motoru daha geniş bir açıda dönmeye yönlendirir ve yerdeki tutuş iycene azalır..(Eyvah düşüyorum!!Ne oluyor!!)

 

Gazı açtığınızda ise, motorun arkası ve daha geniş olan arka lastikteki tutuş devreye girer..Kendini gösterir..Motor yeri daha iyi tutar..

 

Bir virajda ağırlığın arkaya gitmesini, süspansiyonunuzu dengelemeyi ve yol tutuşunu arttırarak güvenli bir şekilde çıkmayı sadece gaz açarak yapabilirsiniz..

 

Pekiii..Gaz..gaz.. diyoruz…Tamam da ne kadar, ne miktar gaz??

 

GAZ MİKTARI;

 

Bu kısım çok önemli..Virajda doğru şekilde gaz açmayı öğrenmeye çalışılırken yapılan genel hata, gaz’ın olması gerekenden çok fazla açılmasıdır..Bu, ağırlığın gereğinden fazlasının arkaya gitmesine neden olur…Ağırlığın aşırı arkaya gitmesi hem ön lastik deki tutuşu azaltır, hem de motorun viraj içindeki dönüş açısını genişletir (kendi şeridinizin dışına atar)..En ideal gaz açma miktarı; virajın ortasında iken (Apex), o hep ideal olan %60 Arka- %40 Ön ağırlık dağılımını sağlayacak olan miktardır.. Bunu; ‘’yumuşakça’’ gazı açarak....devamında çıkışa doğru daha da arttırarak yapmanız gerkmektedir...

 

Virajın apeksinde gazı açmış olmanız lazımdır..O yüzden viraj giriş süratlerinizi öyle ayarlamanız lazımdır ki, içindeyken gazı açmanıza izin versin..Tekrar belirtelim; ‘’Yavaş gir, Hızlı çık’’.  Sabit gazla viraja gir ve dönüşe başla, çıkışı gördüğünde gazı yumuşak bir şekilde aç..

 

Bu yazıdan çıkarılıcak genel ders şudur; Güvenli bir şekilde virajı alabilmek için; Viraja girmeden evvel hızınızı öyle bir ayarlayın ki, viraj içinde her zaman gaz açmanıza olanak versin..Yavaş girin -Hızlı çıkın.. 

 

Yeri gelmişken dikkat etmemiz gereken diğer bir şey daha var. Motorlarımızdaki gaz kolunun mekanik olarak da doğru çalıştığından emin olmamız gerekmektedir. Gaz kolunuz çok sert olmamalıdır. Bu yüzden kablosunun bakımına da her zaman önem vermeyi unutmayalım.

Daha İyi Bir Sürüş için 5 Temel Fikir ..

1- Motor üzerinde relaks (gevşek) olun. Gülümsemeyi ihmal etmeyin.

2- Kendi sürüşünüzle ilgili, kendi kendinize dürüst eleştiriler yapın. Her zaman limitleriniz içerisinde sürmeye çalışın.

3- Motosikletinizin yönü ile bakışınızın yönünü ayırmayı bilin. Kafanızı kaldırın ve ileriye geniş bakın. Hiçbir zaman bakışınızın lastiğinizin önüne düşmesine izin vermeyin. Her zaman motorunuzun gitmesini istediğiniz yöne bakın.

4- Motora daha binmeden evvel zihninizi her türlü zor ve sert sürüş koşulları için hazırlayın. Zihinsel olarak hazır olun.

5- İhtiyacınız olduğu zamanları doğru saptayarak, sizi gerçekten dinlendirecek şekilde, doğru zamanlarda molalar verin. Limitlerinizi hiçbir zaman zorlamayın.

Şehir Trafiğinde Motosiklet Kullanımı ..

İleri ve güvenli motor kullanımının temellerini, ana hatlarını, bildiğinizi varsayıyorum.. öğrendik.. Şimdi, özellikle şehir içi kullanımımızla ilgili önemli detayların üstünden bir kez daha beraber geçelim; 

Öncelikle, gözlerinizi kapayın ve sıkışık bir trafikte, genelde hep yapar olduğunuz sürüşünüzü düşünün;

Etrafınızı çevreleyen , yolunuzu engelleyen, sizi karmaşaların-kalabalıklığın içinde bırakan arabaları hayal edin..

Kendinizi, yakın şekilde arabaları takip ederken, etrafı tararken, trafik lambalarını  takip ederken hayal edin..

Sonrasında yayaların neler yapabileceğini tahmin ettiğinizi veya yol üzerindeki işaret boyalarının dahi ne kadar kaygan olabileceğini tahmin ettiğinizi hayal edin..

Cep telefonlarıyla konuşan, arabadaki bir yandan bağıran çocuğuyla ilgilenmesi gereken veya yanındaki arkadaşı ile koyu sohbetlere dalmış olan araba sürücülerini düşünün.. Onların ne yapabilecekleri konusunda devamlı tahminler yürüttüğünüzü düşünün..

Kalabalık ve yoğun bir trafik ortamı her şeyi ile tam olarak kaza çemberinin içidir aslında.. (Özellikle yeni kullanıcılar için, yoğun bir trafikte motosiklet kullanmak başlı başına bir kabustur..)

Farkındaysanız, aslında motosiklet sürücülerinin kalabalık bir trafik ortamında ne kadar çok şeyle aynı anda ilgilenmeleri gerekliliği  o kadar hayret vericidir ki.. ve zaten bunu becerebilmek demek;  birçok şeyin toplam olasılığını aynı anda görmek ve tek tek üstesinden gelmek demektir.. Yapılabilecek tek bir yanlışlık bile motorumuzu yatırmamıza ve yaralanmamıza sebebiyet verebilir.. Aman dikkat!!

İşte sizlere kalabalık bir şehir içi trafiğiyle baş edebilmenin, genel olarak 13 püf noktası

1-) Araba sürücülerinin kafa hareketlerini takip etmek;
Araba sürücülerinin  aynalara ve kapı pencerelerine doğru kafa hareketlerini (oynatışlarını) takip etmek , yapabilecek oldukları ani manevralar için sizlere öncesinden fikirler verir.. Birçok sürücü, aynalara bakmasa bile, kafasını dönecek olduğu tarafa öncesinde çevirir ve döner..yakalamaya çalışın!!

2-) Dikiz aynalarınıza güvenin..ama tamamıyla değil;
Dikiz aynalarınız çoğu zaman hayat kurtarıcınız olabilir, ama hep dediğimiz gibi genelde tam olarak  bütünüyle görüşün hepsini sizlere vermez..Özellikle kalabalık trafikteyken, pozisyon değişikliği yapmadan önce mutlaka ve mutlaka omuz üstü bakışı sakın ihmal etmeyin!!  Bunu çok çabukça gerçekleştirin ve ondan sonra manevranıza karar verin..(asıl hayat kurtarıcı hareket budur aman dikkat!!)

3-) Mümkün olduğunca araçların arasındaki (aralardan geçiş) işinizi çok çabuk bitirin  ve plansız sakın kalmayın;
Bu çok basit gibi gözükse de, son anda sinyalsiz, ani manevralar yapan araba sürücülerinin her sene bir çok sürücüye çarptığını, düşürdüğünü, öldürdüğünü unutmayın!!  Normalde araçların sağlarından geçiş kesinlikle yanlış gibi gözükse de, günümüzde bazen bu bir gereksinimdir..(gerçekci olalım)..Yeter ki  bunu,  sürücünün neler yapabileceğini tahmin ederek çok temkinli bir şekilde ve çok çabukça yapın ve hemen bitirin!! (Özellikle sağındaysanız ve duran bir trafik ise, araç yolcusunun kapıyı açma ihtimallerine dikkat!!)

4-) Her zaman fren yapmaya hazır olun;
Herhangi, ani oluşabilecek bir durum için frenlerinizi kullanmaya her zaman hazır olun!!. Tehlikeleri sezdiğiniz anda, her zaman öncesinden, sağ ayağınız ve sağ el parmaklarınız fren magnet ve pedalında hazır olsun!! Her zaman umulmayanı, beklenilmeyeni bekleyin, hazırlıklı olun!!

5-) Görünün!! Ama görünmediğinize İnanın!!
Fosforlarla motorunuzu donatın..Parlak ve görünen kıyafetleri tercih edin.. Ama gene de araba sürücülerinin ve yayaların, sizin varlığınızın farkında olduğundan, sizi  gördüğünden emin olmayın!! Hep görünmediğinizi düşünerek motorunuzu kullanın!!!

6-)Motorunuzun gücünü her zaman kullanmaya hazır olacak şekilde kullanın;
Özellikle kalabalık trafikteyken, normalde her zaman kullandığınız vitesin 1 altını tercih edin! Motorunuzu her zaman  öyle bir devirde kullanın ki, gerektiğinde ufak bir gaz açış sizi tümüyle tehlikeden uzaklaştırabilsin…Diğer yandan egsozunuzun birazcık bağırıyor olması aynı zamanda sizin varlığınızın trafikte hissedilmesine katkı sağlar…

7-) Çok mu yavaş gidiyorsunuz? O halde sağda veya solda kalın, pozisyon alın!!
Trafik birden bütünüyle yavaşladığında, önünüzdeki aracın solunda veya sağında kalmaya çalışın…Bu sizin, gerektiğinde, daha kolay kaçış yapmanıza fırsat verecek olan pozisyonlarda bulunmuş olmanızı sağlamış olacak…Bu pozisyon aynı zamanda sizi, durmakta geç kalmış olan arkanızdan gelen aracın verebileceği zararlardan da korumuş olacak.. Her zaman, ilk durduğunuz anda, mutlaka 1. viteste ve kaçmaya hazır, aynalardan arkayı kontrol eder  pozisyonda olun..Ne olacağı belli olmaz, dikkat!! Sakın ola ki durumdan emin olmadan vitesi boşa almayın!!

8-) Her zaman  TATKU!!
Devamlı olarak durmadan  ilerisini, sağı-solu ve aynalardan arkayı tarama yapmanız, reaksiyon gösterebileceğiniz ekstra zaman için mutlaka gereklidir.. Kalabalık trafikte sadece ileri bakmanız, bir nesneye gereğinden fazla odaklanmanız (hedefe kilitlenme), arkayı ihmal etmeniz, sorun yaratmak için yalvarmakla aynı şeydir!!

9-) Sol’a dönüş İhaneti!! (ihanet sözcüğü burası için en uygunu..)
Karşıdan gelen bir aracın  yavaşlayıp (veya durup) sola dönmeye hazırlandığını gördüğünüzde (tahmin ettiğinizde) hazırlıklı olun!!!! Sizi gördüğünden hiçbir zaman emin olmayın!! O aracın ön lastiğini, ve sürücünün direksiyondaki elini takip edin..Eğer bu noktalarda ufacık dahi hareket görürseniz; fren yapmaya, swerving yapmaya veya gazlayıp kaçmaya (hangisi pozisyona göre uygunsa) hazır olun!! Sakın durup size yol vereceğine güvenmeyin!! Görmez!! Görmeyecektir!!

10-)Yol Yüzeyini Okuyun!!
Yoldaki taramalarınıza asfaltı da ekleyin!!.Maalesef  İzmirliler olarak, nerdeyse Türkiye’nin en kötü asfaltına sahibizL  Yol yüzeyindeki mazot, yağ, toz, vs.. haricinde asfalt kondisyonuna da dikkat!!!! Bir yandan da kafanızda yol  tutuşunu hep değerlendirmeye çalışın..Mazot için koku duyunuzu da kullanın..Kokusu keskindir..ve genelde öncesinde kokuyu hissetmeye başlarsınız..Dikkat!! Girdikten sonra ne yapabileceğinizle ilgili becerinizi tartmaktansa,  öncesinde erken fark edebilip hiç girmemek, daha da iyi bir beceriye sahip olduğunuzu gösterir!!

11-)Güvenli boş alanlarda kalmaya özen gösterin!!
Motorunuzun gücü ve manevra kabiliyetini kullanarak, ne durumda olursa olsun, her zaman çevrenizde güvenli geniş bir alan oluşturmaya dikkat ederek pozisyonlar almaya çalışın (güvenlik çemberi)!!! Yoğun  trafikte , kalabalık araçların arasında mutlaka bazı  boş alanlar vardır..En geniş ve size manevra imkanı verecek olanlarını değerlendirin ve mümkün olduğunca kullanın.. Bu aynı zamanda, diğer araçların kör noktalarında mümkün olduğunca az kalmanızı ve tehlikesiz pozisyonlarda bulunmanıza imkan verir…

12-)Belli manevralarda mutlaka sinyal kullanacaksınız.. Peki ya  açık kalırsa??
Otomatik sinyal kapatmayan bir motorunuz varsa sol baş parmağınızla sinyalinizi kapatmayı unutmayın!!! Hatta arada kapattım mı diye kontrol etmeyi de unutmayın!! Kalabalık bir trafikte sinyalinizi açık unutmak o kadar tehlikelidir ki.. kazaya davetiye demektir dikkat!!

13-)Diğer araçları güvenlik olarak kullanmak..
Özellikle Trafik lambası bulunan kavşak noktalarında diğer araçları kendi menfaatiniz için kullanın.. Diyelim ki kırmızıda durdunuz..Yeşil yandı ve yürüyorsunuz.. Mutlaka karşı tarafta, onlara kırmızı yanmasına rağmen, son anda geçen bir araç vardır.. İlk hareket ettiğinizde, O araç sağdan geliyorsa sağınızdaki, soldan geliyorsa solunuzdaki aracı onu sanki bir zırhmışcasına kullanarak beraber ayni hizada ilerleyin..Çarpacak ise ona çarpsın..

Şehir İçi ve Şehir Dışı Kullanımda Püf Noktaları..

Şehir içinde:
- Yolda her zaman bilgi toplayın ve değerlendirin.
(SIPDE-TATKU > Tara/Anla/Tahmin Et/Karar Ver/Uygula)

- Bakışınızı her zaman yüksek tutun (görebileceğiniz kadar ilerisini görmeye çalışın),

- Mümkün olduğunca yolun en sağ şeridini kullanmamaya özen gösterin,

- Arabaların arasından geçiş (Filtering) yaparken araçlarin kör noktasında kalmamaya özen gösterin,

- Süratinizi her zaman trafiğin akış hızından %10 daha fazla gidecek şekilde ayarlayın,

- Motor kompresyonuyla veya gaz keserek durabiliyor olsanız bile freninize mutlaka dokunun ve arkanizdaki sürücüye yavasladığınızı hatırlatın,

- Dönüşlerde mutlaka ama mutlaka sinyal verin,

- Dönüşlerinizi tamamladiktan sonra sinyalinizi kapatmayi UNUTMAYIN,

- Trafikte her zaman araç sürücülerine dikkat edin (telefonla mı konuşuyor, yanındakiyle mi konuşuyor, aklı bi karış havada mı, vs.),

- Park etmiş araçlara dikkat edin (ön lastiklerine bakın),

- Dönüşlerde önceden pozisyon alın, sapaklara veya virajlara son anda girmeyin, 

- Yoğun trafikte filtering yapamıyorsanız araçlarin sol tekerlek izini takip edin,

- Tüm duyularınızı açık tutun (yoldaki izlere dikkat edin, bitümlü yamalar, metal rogar kapaklari, raylar, benzin veya mazot lekeleri, mıcır, toz, vs),

- Trafik ışıklarında beklerken arkanızdaki araçları da kontrol edin, 

- Yoğun olmayan yollardaki trafik ışıklarında beklerken (özellikle geceleri) şeritte değil, kaldırımlara yakın yerlerde durun, ön veya arka freniniz mutlaka SIKILI olsun, 

- Her zaman doğru pozisyon, hız ve viteste olun, vitesle oynamaktan çekinmeyin, 

- Acil durumlar için PANİK FREN calışması yapın,

- Acil durumlar için elinizin altında rezerv güç olmasına dikkat edin,


Şehir Dışında;

- Yolda her zaman bilgi toplayın ve değerlendirin
(SIPDE-TATKU >>> Tara/Anla/Tahmin Et/Karar Ver/Uygula)

- Bakışınızı her zaman yüksek tutun (görebileceğiniz kadar ilerisini görmeye calışın).

- Karayolu veya otobanlarda giderken gerekirse üzerinize reflektörlü bir yelek giyin, motorunuzun ışıklarını açmayı unutmayın,

- Eğer dönmeyecekseniz sapak şeritlerinde kalmayin, mutlaka orta veya sol şeridi tercih edin,

- Trafik levhalarına dikkat edin, gereksiz yere konulmadıklarına inanın,

- Bozuk yol şartlarında hızınızı düşürün ve araçları çok yakından takip etmeyin,

- Özellikle uzun araçlari sollamaya calışırken doğru pozisyon, vites ve hızda olduğunuza emin olun,

- Sapaklarda, kasaba, köy gibi yerlerde sollama yapmayın,

- Meskun mahallerde hız limitlerine uyun (max 50 km/s),

- Hayvanlardan uzak durun, yolda engel teşkil ediyorsa yavaşlayın, tepkilerinin beklediğinizden farklı olabileceğini aklınızdan çıkarmayın,

- Kapalı virajlarda (sonunu göremediğiniz viraj) risk almayın, özellikle bölünmemiş yollardaki kapalı virajlarda sizin şeridinizden de bir araç çıkabileceği ihtimalini göz ardı etmeyin,

Ellerimiz Üşüyorsa ..

Soğuk Bir Günde Üşüyen Eller
Soğuk bir günde motosikletimizle yol alırken ellerimiz üşüyorsa, el ve ayak parmaklarımız hissizleşiyorsa, yüz hatlarımız hissizleşip çenemizi sıkıyor, omuzlarımızı kaldırıp kafamızı içe çekiyor ve kafamızı sağa sola döndürmek bile bize külfet oluyorsa DİKKAT! Vücut ısımız düşüyor demektir!.

İşte bu anlarda HYPOTERMIA belirtileri başlıyor demektir. Bunların hepsi vücudumuzun otomatik olarak, hayati organları koruma altına alma ve hayati önem taşımayan bölgeleri gözden çıkarma adına aldığı acil önlemlerdir.

Bu gibi durumlarda merkezi sinir sistemimiz, kalp, ciğer, böbrekler ve merkezdeki diğer organların bulunduğu bölgedeki ısıyı dışarıdaki hava koşulları her ne olursa olsun sabit tutabilmek için tansiyon, nefes alma hızı ve kan dolaşımını otamatik olarak ayarlar. Hayati önem taşımayan uzuvlardaki damarlar sinirlerin sıkıştırması ile o bölgedeki kan akışını durdurur. Böylece el ve ayaklar ilk üşümeye başlayan ve donma durumunda ilk feda edilecek noktalar haline gelir.

Burada unutmamamız gereken diğer bir nokta ise başımızında uç bölge olarak ısı kaybında rol almasıdır. Boynumuzun her iki yanından geçen ana damarlar başımıza sıcak kan taşımaktadırlar. Hayati iç organların korunması uğruna uç bölgelere olan kan akışının durdurulması ile başımıza da daha az miktarda kan ve dolayısıyla oksijen gider.

Burada, en önemli nokta hypotermia’nın başlamasıyla beynimizin algılama fonksiyonlarının  da buna paralel olarak azalması ve etrafta olanlara normal reaksiyon gösterememesidir.

Hypotermiaya girmiş sürücünün yaptığı basit hatalara örnek verecek olursak virajlı yolda düz giderek yoldan çıkma, durduktan sonra yan sehpayı açmadan motordan inmeye kalkmak ve benzeridir. 

Peki! Motosikletle seyahat ederken ne yapmalıyız ki hypotermia’ya girmeyelim.

Herşeyden önce başımızı sıcak tutmalıyız. Bunun için başımızı ve boynumuzu çok iyi izole etmeliyiz. Alınacak tedbirler çok basittir. Balaklava dedidiğimiz kaskın içine giyilen başlıklar işimizi çok rahat görebilir. Montlarımızında yakalarını kaldırarak kaskın içine sokarsak boynumuzu ve başımızı soğuktan korumuş oluruz. Bu sayede beyin normal değerlerine sahip sıcak kan ve oksijenle sürekli beslenecektir.  Bunun yanı sıra sık aralıklarla verilecek olan molalar vücut ısımızın korunmasına yardımcı olacaktır. Verilen bu molalarda içilecek bir iki bardak sıvı ki bu sıvı ılık veya sıcak olmalıdır, kaybettiğimiz sıvıyı geri almamıza yardımcı olacaktır.

Unutulmaması gereken diğer bir konu ise, yağışlı havada yol alırken nefes ile dışarı vermiş olduğumuz su buharı vücuttan çıkan oldukça büyük bir su kaybıne neden olmaktadır. İçilecek bir tabak sıcak çorba, çay veya kahve hem vücudumuza bir ısı kaynağı olacak hem de sıvı kaybımızı tolere edecektir.

Eğer yola devam etmeyecek isek ve bundan sonraki zamanımızı sıcak bir ortamda geçirecek isek bir miktar alkol damarları genişleteceğinden daha çabuk ısınmamıza yardımcı olabilir.  Ama unutulmamalı ki yola çıkılmayacaksa ve sıcak ortamdan ayrılmayacak isek.

Sürücü alkol almadı ama artçı ısınmak için alkol aldıysa artçı için kötü bir dönem başlıyor demektir. Alkol damar açıcı özelliğiyle soğukta ısınmanın tam tersi etki yaparak kanın daha çabuk ısı kaybetmesine neden olacaktır. Bu da artçının sürücünün farkında olmadan hypotermia tehlikesiyle karşı karşıya kalmasına sebep olur.

Hypotermia Belirtileri Nelerdir;

1-) Yapılan mantıksız hareketler
2-) Gözlerin kapanacak derecede yorgun düşmesi, uyku hali
3-) Sinirlilik
4-) Geveleyerek konuşma
5-) Ağrılarda giderek azalma
6-) Üşüyen uzuvlarda hissizlik
7-) Hemen hemen sarhoşluk hissi 

Unutmayalım ki, titreme var ise bu vücudun halen direnerek, ısı üretmeye çalışmakta olduğunun göstergesidir.

Soğuk ortamlarda titreme durmuş ise durumunuz tehlikede demektir. Bu aşamada vücudumuz gevşeme haline, relax bir duruma girer ve adele koordinasyonu, diğer karar verme yetenekleri  azalır.

Kendimizde veya yol arkadaşlarımızda bu durum gözlendiğinde çok acil önlem alınmalı ve tıbbi yardım istenmelidir.

Virajda Fren Kullanımı ..

Bazı hayati teknik bilgileri tekrardan hatırlamakta fayda var..
Virajda fren kullanımını hatırlayalım..
Bir Numaralı Kural. Virajda fren YAPILMAZ! Bu bir hatadır!

Öncelikle şunu bilelim. NORMAL ŞARTLARDA; Eğer,
- pozisyonunuz doğru,
- süratiniz doğru,
- bakışınız doğru
- öngörünüz doğru ise,
- viraja girmeden evvel doğru hazırlığı çoktan yapmış ve
- doğru tekniği uyguluyorsanız,

kesinlikle viraj içinde fren yapmanızı gerektirecek bir duruma düşmezsiniz zaten.

Ama yine de gerekirse, sadece ve sadece GEREKLİ DURUMLARDA, yani keskin ve kapalı bir viraja girdiğinizde, motor yatık konumda iken ve aniden önünüze bir şey çıktığında; (önemli not; tam frenleme, sadece ve sadece motor dik konumdayken yapılmalıdır)

A) Eğer Durmanız gerekiyorsa;

1- Debriyajı çek
Bütün yapılacak işlemler boyunca debriyaj çekili olmalıdır, nedeni ise: motor kompresörünün yol açacağı -engine pull- etkisini yok etmek, çünkü bu durumda kompresör motorun tüm stabilitesini bozar.

2- Ön frene DOKUNMAYA başla
Motorun göstereceği tepki otomatikman dikleşme/doğrulma konumuna geçmesidir. Frene dokunmaya başladığınız andan itibaren, ÖN tekerdeki (biliyoruz ki motoru Ön Fren durdurur) LASTİĞİN TUTUŞUNU arttıracak olan gerekli ağırlık transferini de yapmaya başlamış oldunuz- (her koşuldaki frenleme anında bu ağırlık transferini, yani ön tekerin KİTLENMESİNİ/BLOKE OLMASINI önlemek adına, zaten yapmamız gerektiğini biliyoruz).

3- Frendeki Basıncı Arttır
Motor dikleştikçe/doğruldukça Ön Frene verdiğin basıncı arttır ve dik konuma geldiğini hissettiğin anda Ön Frene sonuna kadar ASIL.. DUR.. Motoru hemen güvenli (yolun sağında) bir yere çek.

Debriyaj çekili ve Ön frene dokunmaya başladığınız andan itibaren hem motorun dikleşmesini, hem de bu esnada Ön tekere ağırlık transfer aktarımı işini aynı anda yapmış oluyorsunuz.

(Her zaman olduğu gibi) duruncaya kadar BAKIŞINIZ hep ileride olacak, kesinlikle motorun önüne düşmeyecek.

Anlattığım bu 3 madde
- Debriyajı çek
- Ön frene dokunmaya başla
- Ön frene asıl,

viraj içinde yapılabilecek en güvenli duruşu sağlar..

Tekrar vurgulamakta fayda var; Bütün bu aşamalarda debriyaj çekili olacak ve arka frenle hiç uğraşmayacaksınız.

Bütünüyle sadece fren kullanımınıza ve bakışınıza yoğunlaşınız (ileri bakış) olacak.

Bu teknik, viraj içinde en kısa sürede güvenli durmanız içindir.

B) Amacınız durmak değil de, viraj içinde önünüze çıkan tehlikeden Kaçmak ise;

1- Debriyajı çek.
Bütün aşamalarda debriyaj çekili olacak 

2- Ön Frene dokunmaya başla.
Hem yavaşlayacak hem de otomatikman motor dikleşip doğrulacak

3- Freni Bırak.
Dik konuma geldiğinde freni bırak (debriyaj hala çekili) ve önündeki engelin ötesindeki kaçış alanına (engelin ilerisindeki duruma göre uygun olan sağ veya sol alan) bakışını kilitle.

4- Kıvırtmaca / Swerving.
Engelin sağına veya soluna (uygun alana) kıvırtmaca/swerving yap   (Sert ve sıralı bir şekilde - gideceğin yöne göre - Sağ-Sol veya Sol-Sağ Kontra ver). Debriyaj hala çekili.. 

5- Tam Frenleme ile DUR.
Pozisyona göre tam frenleme ile DUR veya yoluna DEVAM et veya tekrar virajın konumuna göre motoru kontrayla tekrar yatırıp virajı bitir.

(Belli hallerde, kaçış noktanıza ve virajın konumuna göre, swervingin 2. kontrası bu tekrar yatıp virajı bitirme için zaten yeterlidir.)

Tam durma haricindeki devam hallerinde, debriyajı bırak, gaz ver.

Burada da, BAKIŞINIZ her zaman olduğu gibi, kesinlikle motorun önüne düşmemelidir..

Durma anına kadar veya durmadan devam kararına kadar DEBRİYAJ hep ÇEKİLİ olmalıdır.

Her iki A ve B tekniklerinin anlatımları biraz karışık olsa da, pratik uygulamaları alışınca son derece kolaydır.

Sadece çalışmak ve pratik yapmak gerekmektedir...

Bu arada; viraj içinde aniden çıkan bir engel karşısında, yavaşlayıp SWERVING yapma veya Tam DURUŞ kararını vermek de bir o kadar önemlidir aslında.

Benim kendi tercihim genel olarak SÜRATİM aşırı değilse DURMAK hatta gerekirse yavaşlayabildiğim kadar yavaşlayıp o engele en düşük hızım ile ÇARPMAKTIR.

Çalışırken kendimi motive ettiğim budur. Ama bu benim tercihim. Ben o tür pozisyonlarda (SÜRATİM AŞIRI değil ise) swerving yapmaya kalkmanın hafif çarpmaktan çok daha tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini düşünüyorum. Eğer duramayacak ve güvenli bir şekilde yavaşlayamayacak bir konumla karşı karşıya kalırsam, işte o zaman bir şans ve kurtuluş

yaratma adına swervingi tercih ederim diye düşünüyor ve kendimi hep o şekilde koşullandırıyorum.

Ama dediğim gibi bu benim tercihimdir.

Madem virajda fren kullanımından bahsediyoruz ARKA Fren kullanımından da bahsedeyim;

Arka fren ile ilgili olarak ÖNCELİKLE; viraj içinde Arka Fren kullanımı İleri Seviye bir  Tekniktir.

Yeterli tecrübede değilseniz KESİNLİKLE kullanmayınız.

Yanlış kullanımı en tehlikeli (ölümcül) düşme şekli olan high-siding düşüşüne neden olur. Ama belli bir seviyeye geldikten sonra (motorunuza son derece hakim bir konuma geldiyseniz) çok düşük süratlerde çok hafif dokunuşlar ile tepkisini görmenizi ve anlamanızı tavsiye ederim ki gerekli anlarda hayatınızı kurtarsın.

Niçin kullanılır?
Viraja girdiniz. Viraj düşündüğünüzden ve gördüğünüzden çok daha sert çıktı veya süratinizi doğru ayarlayamadınız ve viraja olması gerekenden (sizin alabileceğiniz) çok daha süratli girmiş bulundunuz. Bu konumda doğal olarak viraj içindeyken şeridinizde kalamaz ve karşı şeride doğru ister istemez açılırsınız. İşte bu noktada doğru teknik ve doğru Arka Fren kullanımı ile, yatık haldeyken, motoru hiç doğrultmadan, şeridinizde kalabilir, motorunuzu virajın daha da içine kapatabilirsiniz.

Nasıl kullanılır?
Gene ÖNCELİKLE; Arka Frene Kesinlikle HAFİF ve HASSAS dokunacaksınız. Sert basma kesinlikle yoktur. Unutmayın motor zaten yatık konumdadır. . 

Gazı hiç KAPATMIYORSUNUZ. Debriyaja, Ön Frene hiç dokunmuyorsunuz. Gaz eliniz sabitken bir yandan hafifçe arka frene dokunmaya başlıyorsunuz. Motorun tepkisi virajın içine doğru kendisini kapaması/çekmesidir. Sizi şeridinizde tutar. Normal,tehlikesiz (dışa açılmayan) bir pozisyona gelince arka freni bırakıp virajı almaya (gerekirse gazı az daha açarak) devam ediyorsunuz. Bütün olay bu.

İşin püf noktası Arka frene dokunmaya başladığınızda gazı kapatmamanız. Yani hem gaz açık olacak hem de frene dokunuyor olacaksınız. Bunun sebebi motorun stabilitesini / şasesinin konumunu bozmamak, gazı kapattığınız andaki tepki olan ön amörtisörün çökmesini/kapanmasını engellemektir. O yüzden hem gaz açık, hem de fren dokunuşuz aynı anda olmalıdır.

Bakışı zaten söylememe gerek yok.. BAKIŞINIZ ileri, viraj çıkışına doğru olmalıdır.

Tekrar vurgulamak istiyorum; Viraj içinde ARKA FREN kullanımı son derece hassas dokunuş gerektirir. Bir İleri Seviye Sürüş tekniğidir. Bu yüzden Yeterli Tecrübeniz yok ise kesinlikle DENEMEYİNİZ.

Grup Sürüşü için Sistem ..

Motosikletle gezmek başlı başına bir zevkdir. Bizleri hayatın bütün dertlerinden, tasalarından uzaklaştırır. Kendi başımıza kalmamızı sağlar, bir çeşit terapidir. Aynı zamanda, diğer motorcu arkadaşlarımızın katılımıyla birlikte yapılacak geziler, yolculuklar, daha farklı ve zevkli sosyal bir aktiviteye dönüşür. Ama, birçok şeyde olduğu gibi, kalabalık bir grup halinde hareket etmenin hem avantajları hem de dezavantajları vardır.

Avantajları
Grup halinde seyahat etmek eğlencelidir.  En önemli faydası, sayısal olarak güvenlik açısından bakıldığında görülür. Asfalt üzerindeki kalabalık bir motor grubunu (en acemi araba sürücüsü de dahil) herkes görür. Ama yine de unutmamamız gerekir ki, bazı sürücüler için hala görünmezizdir. Dikkat!.  Etrafınızda herzaman yardım edecek, sizi yalnız bırakmıyacak kişilerin olduğunu bilmek farklı bir ekstra güven duygusu verir..

Tehlikeleri
Paylaşımın zevkine rağmen, grup sürüşün tehlikeli olduğu kısımlarda vardır. Birtanesi; gruptaki sürücülerin (bir grup içinde olduklarından dolayı) etraflarındaki trafiğe daha az dikkat etmeleri ve grup içindeki her sürücünün, önündeki ve arkasındakinin hep onun beklediği şekilde hareket edeceğini varsaymasıdır.

Aynı zamanda grup sürüşüne katılan sürücülerin sürüş seviyeleri de önemlidir. Bu, grubun güvenliğiyle doğru orantılıdır. Benzer seviyede olmayan (seviye farkı çok olan) sürücülerden oluşan grup sürüşü birçok tehlike içerir. Bir grubun grup güvenliği, o grupta yer alan en acemi kişinin sürüş güvenliğiyle doğru orantılıdır. Farkların aşırı olması, herkesi tehlikeye atar ve eğlence faktörünü de ortadan kaldırır.

Sürüş Öncesi Brifing
Herhangi bir grup sürüşüne başlamadan evvel, mutlaka bir sürüş öncesi brifing yapılması önemlidir. Öncelikle bütün sürücülerin hem fikir olduğu bir rotanın olması gerekir. Sürüş formatı, hız, kısa molalar ve uzun molalar, sürüş esnasında kullanılacak işaretler, varsa telsiz kullanım prosedürleri, vb., hepsi bu brifingde kararlaştırılmalıdır. Alınmış kararların bütün sürücüler tarafından anlaşılmış olduğu kesinleştirilmelidir. Eğlenceli ve güvenli bir sürüş için, herkesin aynı kurallara uyma zorunluluğu çok önemlidir.

Bir grup lideri (öncü) seçilmelidir. Sürüş formatı, grubun hızı gibi durumlar bu sürüş liderinin kararı ve sorumluluğundadır.

Öncü; bütün grubu kontrol edebilecek seviyededir ve sürüş şeklini grubun en acemisine göre ayarlayabilmelidir. Öncünün arkasında 2. sırada grubun en acemisi, en deneyimsizi yer almalıdır.

Artçı (en arka) güçlü bir motora sahip 2. en deneyimli sürücü olmalıdır.

Sürüş Formatları;
Bir grup sürüşünde kullanılabilecek 3 ana format vardır. Her 3 format da, değişen şartlara göre, sürüş boyunca kullanılır. Bu arada; kararlaştırılan ‘‘Kurallar‘‘ (Çok Önemlidir Dikkat!), sürücülerin kişisel sürüş tercihlerine mani olacak kadar katı olmamalıdır!.

1-) Fermuar Düzeni
Özellikle otobanvari yollarda en çok tercih edilen diziliş şeklidir. Çeşitli avantajları vardır.

Öncü, kendi şeridinin solundadır. İkinci sürücü şeridin sağ kısmındadır. Arkadan gelenler gene bir sol ve ardındaki gene bir sağ yaparak dizilimi tamamlarlar.

Fermuar düzeni, açık, geniş yollarda özellikle çok şeritli yollarda uygundur. Ama dar veya rüzgarlı tali yol gibi güzergahlarda güvenli değildir (bu tarz yollarda kendinize ve diğerlerine daha çok boş alanlar bırakmanız gerekmektedir).

Fermuar düzenindeki diğer önemli konu ise sürücülerin birbirleri arasındaki takip mesafeleridir. Tam önünüzdeki motorla aranızda en az 2 saniye takip mesafesi olması gerekir (sağınız veya solunuzda kalan motorla en az 1 saniye). Eğer grubunuzda 2 saniye kuralını ihlal ederek gidenler varsa, artan riskin farkında olduklarından emin olun. (Diyelim ki yolun sağından bir obje aniden yola fırladı. Önünüzdeki sürücü sağa veya sola kıvırma yaptı veya sertçe frenlere asıldı. O an sizin bu tehlikeli duruma tepki verebilmeniz için fazladan o 1 saniyeye ihtiyacınız vardır. O fazladan 1 saniyeniz yoksa!..

2-) Tek Sıra Düzen
Tek sıra düzeninde sürmek rüzgarlı, dar ve özellikle zor (ardaşık dar virajlı ve benzeri) yol şartları için uygundur. Tek sıra düzeni, her sürücüye virajlarda kendi şeridi içerisinde rahatça doğru pozisyonlarda olmak, yolun üzerindeki çukur, obje vs. lerden özgürce kaçınmak avantajlarını sağlar.

Tek sıra gidişte normal yol pozisyonu kendi şeridinizin sol tarafıdır. Ama istediği zaman her sürücü, yol ve trafik şartlarına göre şeridinde, istediği oynamaları yapmakta serbesttir. Takip mesafesi 2 saniyedir. Biraz daha birbirine yakın seyir halinde olunacaksa, önünüzdeki motorun çok az sağ veya solunda (fermuar düzeni kadar değil, çok az..) seyir edilir (Bu halde dahi 1,5 saniyelik takip mesafesinin altına inmek güvenli değildir).

3-) Bireysel Düzen
Grup Sürüş Formatının 3. sü olan bireysel düzen,  grup içerisindeki her sürücünün bireysel (bağımsız) sürüş yapması demektir. Bu, her sürücüye çok daha fazla esneklik verir, ama kontrolü zordur ve grubu birarada tutmak kolay değildir. 

Bireysel sürüş, araba geçişlerinin zor olduğu (yeterli mesafelerin olmadığı) bazı tali yollarda, grubun yavaş hareket eden kamyonları, araçları geçip ilerlemesini sağlayan en güvenli yoldur. Öncü ve Artçı arasındaki sağlam iletişim grubun ayrı düşmesini engeller.      

Ana Yollara Giriş
Bir park alanından tali bir yola giriş veya tali bir yoldan ana yola çıkış gibi Girişler grup için önemlidir.

Yavaş trafiğin olduğu bir kırsal alanda, akan trafiği durdurup bütün grubu yola sokmak kolaydır. Ama bloke edici (Artçı), ne zaman bu şekilde diğer araçları durdurmaya kalkarsa, motorunun ve kendisinin, yolu kapatmak için şeride çıkmadan evvel, diğer araba sürücüleri tarafından görüldüğünden ve dikkatlerini çektiğinden emin olması gerekir. Bazı sürücüler durur ve grubun geçmesine izin verir. Ama unutmamalıyız ki grup olduğumuz için durup bize yol verme zorunlulukları hiçbirzaman yoktur. O yüzden işbirliği yapan bu araba sürücülerine teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim. 

Bloke edici (Artçı) yolu kapatıp işaret verdiğinde herkesin tetikte ve hazır olmasını sağlamak gerekir ki, bir an evvel herkes yola girsin ve bu şekilde yolu kapalı tutma işlemi olabildiğince kısa sürsün.

Çoğu zaman bir anayola girmek için yolu bloke etmek mümkün olamaz. Bu tarz durumlarda sürücüler uygun zamanı beklemeli ve açıklığı yakaladıklarında ya bir kaçı beraber, ya da tek tek bireysel olarak hareketi gerçekleştirmelidir. Trafik bloke edilmediği sürece bu girişler her zaman tek sıra veya bireysel düzende olmalıdır. Ne zamanki bütün gruptaki motorlar yoldadır, grup sürücüleri grup içerisindeki başka araçları geçerek veya o araçların önlerindeki motorları geçmelerine izin vererek tekrar grubu oluştururlar.

Grup öncüsü hız’ını trafiğin akış hızına ayarlar. Bu, arkasındakilerin manevra yapmasına izin verecek boşluğu sağlar ve aynı zamanda grubu arkasından çok yakın takip edebilecek olan başka araçların oluşturabileceği tehlikeleri en aza indirir.

Ana yol girişlerinde Öncü, hiçbirzaman grubu birlikte ana yola sokmak için (kalabalık bir trafik varsa) yavaşlamamalıdır. Herkesin bireysel giriş yapmasını beklemelidir. Sonrasında Grubun tekrar oluşmasını beklerken sürati hassas olarak güvenli bir şekilde ayarlamalıdır ki bu genelde akmakta olan trafiğin hızıdır.

Sollamalar
İki şeritli (gidiş ve geliş) yollarda yavaş hareket eden araçları sollarken, fermuar düzeninde yol alınıyorsa önce tek sıra düzenine geçilmeli, devamında geçiş güvenli bir şekilde bireysel yapılmalıdır.

Bütün grubun aynı anda geçiş yapması pek mümkün olmaz ve gerek de yoktur. Öncü, geçiş yaptığı aracın önünde, grubun diğerleri için geçiş alanı bırakacak şekilde süratini ayarlar (hızlı ve gazlı geçiş), onların, geçiş yaptıktan sonra onun arkasına geçerken yeterli ve güvenli alana sahip olmalarını düşünmek zorundadır.

Çok şeritli yollardaki sollamalar da 2 şeritli yolda yapılanla aynı şekilde düşünülmelidir; Genede bazı sürücüler, çok şeritli yolda bu geçişin, tüm grup tarafından tek sıra ve aynı anda yapılmasını tercih ederler. Bu şekilde bir geçiş, artçının en arkadan gelen trafiği bloke etmesiyle mümkün olur.

İlkönce Öncü Artçı’ya grubu sol (veya sağ) şeride taşıyacağını ve o şeridi bloke etmesini söyler. Güvenli bir şekilde Artçı diğer araçların grubu sollamasını engellemek için o şeridi bloke eder ve ettiğini Öncüye bildirir. Bu noktadan itibaren geçişi tamamlamak için kullanılabilecek 2 metod vardır.

1- Öncü, şerit Artçı tarafından bloke edildiğinde, şeridin bütünüyle boşalmasını bekler ve sinyal vererek o şeride geçer. O anda kendisiyle beraber bütün gruptaki motorlarda aynı anda sinyal vererek o şeride geçerler.

2- Bu metod da her sürücü, en arkadan öne doğru tek tek, kendi pozisyonuna göre şerit boşaldığında, yeni şeride geçer. Yani önce Artçı, sonrasında önündeki, sonrasında onun önündeki. Sırayla. En son Öncü yeni şeride geçer. Grubun arkasından öne doğru sırayla her motor yeni şeride geçtiğinde, akan trafiğin akıcılığı en az miktarda bozulmuş olur. Ama diğer yandan gruptaki motorların diğerlerini beklemesi, arkadan gelen (diğer şeritlerden gelen) araçların aralara girmesine izin vermiş olur. Hangi metodun kullanılacağı, sürüş öncesi brifingde kararlaştırılmalıdır.

Hangi metodu kullanırsanız kullanın, hız önemlidir.. Sık sık yapılan hata; Öncünün yavaş giden bir aracı sollamasının hemen ardından süratini grup gidiş hızına düşürmesidir. Bu kesinlikle bir hatadır (diğerleri için geçişlerini bitirdikten sonra geçecekleri yeterli boş alan oluşmaz). 

Birçok araç sürücüsü geçilirken bir miktarda olsa süratini arttırır.. Eğer öncü, tüm grubun geçişi tamamlamasını beklemeden geçiş hızını düşürürse, arkada çok tehlikeli bir durum oluşur. Öncü, artçıdan gelen “Tüm grup geçti” sinyalini duyuncaya kadar geçiş süratini korumalıdır.

Öncünün diğer bir önemli görevi ise; geçilecek olan yavaş aracı, yeteri kadar geriden anlamalı ve şerit değişikliği (geçiş öncesi), o aracın yakın arkasına ulaşmadan gerçekleşmelidir (grup, geçmek için şerit değiştirirken yavaşlamamalı veya o yavaş giden, geçilecek aracın süratine düşmemelidir).

Usta ve tecrübeli olan Öncü, grubun sabit, devamlı bir hızda seyir etmesini sağlamalıdır (devamlı olarak, grubun ilerleme süratini, her manevra da bozmamaya özen göstermelidir).

Trafik Işıklarında Duruş
Yolda, trafik lambasının olduğu yerlerde durmak gerekirse, grup, ışıklara fermuar düzeninde yaklaşmalıdır. Sürücüler durdukça birbirlerine daha da yaklaşırlar ve yan yana duruş şekline geçerler. Düzen daha da sıkılaşmıştır ve bu sayede yolda daha az yer kaplanır. Bu aynı zamanda, yeşil yandığında,  daha da çabuk bir kalkış fırsatı verir..Böylece aynı anda daha çok motor ışıkları geçmiş olur. Devamında sürücüler tekrar fermuar düzenine geçerler.  

Yoldaki Tehlike Uyarıları
Önde giden her sürücü, yol üzerinde bir tehlike farkettiğinde, eliyle, arkasındakileri uyarmak için, işaret ederek gösterir. Uyarılar, arkadan gelen sürücülerin göremeyebilecekleri ve onlara problem yaratabilecek belli objeler veya durumlar için kullanılır (kırık şişe parçaları, boru, kaygan zemin vb.). 

Bu konuda dikkat edilmesi gereken şey, yoldaki her şeye (gerçekten tehlike arzetmeyen şeylere) uyarı şeklinde yaklaşılmamasıdır. Eğer aşırı şekilde kullanılırsa, grup için gerektiği kadar etkili olmaktan çıkar ve grupta (herşey tehlike olarak işaret edildiği için) bir kayıtsızlık eğilimi başlar. Bunun sonuçları çok daha tehlikelidir.

Hız
Grubun seyir sürati, sürüş öncesi brifingde tartışılmalı ve kararlaştırılmalıdır. Güvenli grup hızı, genelde akan trafiğin biraz üstünde olan hızdır. Bu arada unutulmamalıdır ki; trafikdeki belli durum ve sebeplerden dolayı kararlaştırılan hız bazen sürüş esnasında geçici olarak değişebilir. Grup sürüş hızı, gruptaki bütün sürücülerin kendilerini rahat hissettikleri bir hız olmalıdır. Her ne olursa olsun; akan trafik hızında dahi gidemeyen veya gitmeyi tercih etmeyen sürücüler grupta yer almamalıdır. Bu sürücüler, grup içerisinde başka araçların grubun içine girmesine olanak sağlayan büyük boşluklar oluşmasına sebebiyet verirler, ki bu grup için tehlikeli bir durumdur. Kalabalık trafiği olan kırsal bir alanda sürat yapmak ise, özellikle grup içinde sürüyorsanız son derece tehlikelidir.    

Gruptan Ayrılmak
Gruptan ayrılmak isteyen her sürücü, mutlaka Öncü veya Artçıyı bilgilendirmek zorundadır. Bu bilgilendirme, seyir halinde iseniz, telsizle veya görsel bir işaretle yapılır.

Bazı önemli durumlar için; “Benzin lazım”, “yemek yiyelim”, “tuvalete girmem gerek”, “motorumda bir arıza var”, “resim çekmek istiyorum, önümüzdeki mola yerinde görüşürüz” gibi bazı el sinyalleri kararlaştırmak son derece faydalıdır.. Hayal edin ve gerisini siz bulun! (Telsiz kullanımı yoksa) 

Telsiz Kullanmak
Telsiz kullanımının, grubun kontrolünde ve bir arada tutulmasında önemli bir işlevselliği vardır. Telsiz, güvenli bir grup sürüşü için, bütün sürücüler de olmasa bile, Öncü ve Artçıda mutlaka bulunmalıdır.

Unutmayınız;

Gruptaki her sürücü, bir “ARKASINDAKİ” motor ve sürücüden sorumludur.  Bu, öndeki her sürücüye bilginin anında ulaşmasını ve ona göre reaksiyonda bulunmasını garanti eder.

Grup sürüşünde en önemli hatalardan biri, bakışınızın önünüzdeki motorun stop lambasına konsantre olunmasıdır. Sadece TV seyrederken ekranın üstünde uçan sineği farkettiğinizi düşünün ve önünüzdeki motor o ekrandaki sinek gibi olsun. İlerisine bakın (gitmek istediğiniz yere bakın).

Yukarıdaki ana kurallara uyulması, Grup sürüşünü daha stressiz, eğlenceli, daha güvenli yapar ve averaj süratlerden daha hızlı gidilmesine olanak verir. 

Son olarak da; 
Grup halinde sürüş yapan motorcular, bireysel olarak sürüş yapan bir motorcudan çok daha fazla dikkat çeker. Bu sebeple; Grup sürüşü yaparken, bu güzel hobimiz için "iyi elçiler olmak" veya gelişinizi gören İnsanları, öldüresiye korkutan "Serseri Motorcular" olmak sizin elinizdedir. Bunun her zaman bilincinde olalım lütfen…

Grup Sürüşü ve Eğlence ..

Grup sürüşünün eğlenceli geçmesi için en çnemli konu, yaklaşık aynı tip ve güçteki motorlardan ve yaklaşık aynı sürüş seviyesindeki sürücülerden oluşan bir grup en iyisidir. Ama konu bu değilse bile, bir gruptaki sürüşün zevkli olması sadece ve sadece aşağıdaki kurallara bağlı kalınırsa mümkündür:

Bütün motorlar buluşma noktasına
- benzinleri dolu,
- lastik havaları kontrol edilmiş,
- bagajlar güvenli şekilde yerleştirilip bağlanmış
- yağmurluklar kolayca ulaşılacak yerlere konmuş

şekilde gelmiş olmalıdır.

Motorlara binip hareket etmeden önce sürücülerin hangi sıra ve konumda olacakları saptanmış olmalıdır.

En deneyimli sürücü ÖNCÜ olmalıdır; Öncü, bütün grubu kontrol edebilecek seviyededir ve sürüş şeklini grubun en acemisine göre ayarlayabilmelidir. Aynı zamanda gidilecek rotayı en iyi bilenlerden olmalıdır (her kilometrede bir durup, haritayı kontrol etmesi grup için hem tehlikeli hem de sıkıcıdır).

Öncünün arkasında, ikinci sırada grubun en acemisi, en deneyimsizi yer almalıdır.

Artçı (en arka) güçlü bir motora sahip ikinci en deneyimli sürücü olmalıdır.

Grup içerisinde kimse kimseyi sollayamaz. Eğer gerekirse mola yerinde yeni sıralama yapılır.

Mümkün olan  her yerde Fermuar düzeninde seyir edili,r. Bu şekilde yolda  daha az yer kaplanır, diğer araçların araya girmesi zordur ve Öncü daha rahat bir şekilde grubu kontrol eder.

Grup sürüşünde en önemli hatalardan biri, bakışınızın önünüzdeki motorun stop lambasına konsantre olmasıdır. Sadece TV seyrederken ekranın üstünde uçan sineği farkettiğinizi düşünün ve önünüzdeki motor o ekrandaki sinek gibi olsun. İlerisine bakın yani gitmek istediğiniz yere bakın.

Önünüzde giden motorla aranızdaki mesafe mümkün olduğu kadar yakın ama aynı zamanda güvenli duruş mesafenizde olsun (2 Saniye kuralı),

Trafik ışıklarından ve geçitlerden hemen geçebilmek adına, bu noktalara yaklaşırken grubun birbirine daha da yaklaşması gerekmektedir.

Bazı önemli şeyler için; “Benzin lazım”, “yemek yiyelim”, “tuvalete girmem gerek”, “motorumda bir arıza var”, “resim çekmek istiyorum, önümüzdeki mola yerinde görüşürüz” benzeri bazı el sinyalleri kararlaştırmak son derece faydalıdır. Hayal edin ve gerisini siz bulun! (Telsiz kullanımı yoksa) 

Gruptaki her sürücü, bir “ARKASINDAKİ” motor ve sürücüden sorumludur.  Bu, öndeki her sürücüye bilginin anında ulaşmasını ve ona göre reaksiyonda bulunmasını garanti eder.

Yukarıdaki ana kurallara uyulması, Grup sürüşünü daha stressiz, eğlenceli, daha güvenli yapar ve averaj süratlerden daha hızlı gidilmesine olanak verir. 

Son olarak Unutmamanız gereken birşey:
Grup halinde sürüş yapan motorcular, birey olarak sürüş yapan bir motorcudan çok daha fazla dikkat çeker. Bu sebeple; grup sürüşü yaparken, bu güzel hobimiz için “İyi Elçiler olmak” veya gelişinizi gören insanları, öldüresiye korkutan “Vahşi Çeteler” olmak sizin elinizdedir.

Rüzgarda Güvenli Sürüş ..

Rüzgarda güvenli sürüş için çok tekniksel detaylara girmeden bir kaç önemli noktayı hatırlatmak istiyorum:

Mutlaka "Kulak Tıkacı" kullanınız.

Motor rüzgarın geldiği YÖNE yatar. Yatar ama düz gitmeye devam eder. Tedirgin olmamayı beyninize öğretin.

Yatıklık oranını ters tarafa vereceğiniz "Hafif Kontra" ile dengeleyiniz.

"Çok yavaşlamak" zihinsel olarak güven verse de, motoru "belli bir akış hızında tutmak" daha güvenlidir.

Çok yavaşlamayınız. Rüzgarlı bir yolda gidişte, kendi motorunuzun (her motorun yapısı, şase, lastik ebadı yüzünden farklıdır) “güvenli hızını” bulunuz.

Tedirginliğinizi azaltacak sürat seyrini deneyerek keşfedebilirsiniz. Bazı durumlarda çok yavaşlamaktansa biraz hızlanmanızın daha stabil bir gidiş sağlıyor olduğunu göreceksiniz.

Yüksek araç yanından geçerken veya yüksek dağ kenarlarından geçerken bir anda rüzgar kesileceği için motorunuzun aniden dikleşeceğini hep kafanızın bir yerine yazınız ve hazırlıklı olmayı unutmayınız.

Seyir halindeyken belli yerlerde aşırı patlayan rüzgarın olabileceğini ve sizi sarsacağını (bir anda yoldaki konumunuzu bile değiştirebilir) biliniz. Her zaman tedbirli olunuz.

Kendinize ve motorunuza güveniniz, konsantrenizi yitirmeden, omuzlarınız düşük, bakışınız ileride, eğlenmeyi unutmayınız, her zaman olduğu gibi sırıtınız…
 

Kaygan Yüzeyler ..

Yeni yağmur yağdığında

- Asfalt,

- Kumlu, mıcırlı, çamurlu yollar,

- Mazotlu, yağlı her türlü zemin,

- Yol trafik çizgileri ve demir, çelik yüzeyler nemlendiğinde

.. çok kaygandır..

 

Bu tarz zeminlerde MUTLAKA yapılması gerekenler;

- Mutlaka hızınızı azaltın;

 

- Bu tarz zemine sahip virajlarda, motoru daha az YATIRARAK -vücudunuzu kullanın-, daha YAVAŞ hızlarda virajı alın,

 

- Fren kullanmanız gerektiğinde, her zaman her iki frenide progresif teknikle kullanmaya gayret edin. Kaygan yollarda her iki frenide aynı anda ve YUMUŞAKÇA kullanmalısınız.

 

- ÖN FRENİN HİÇ KULLANILMAYACAĞI TEK ZEMİN, aşırı kaygan olan zeminlerdir; örneğin buzlu zemin. Bu tarz yollarda mümkün olduğunca dik konumda seyir edin.

 

- Sert dönüş gibi ANİ MANEVRALARDAN kaçının. Mümkün olduğunca frenlemeyi, dönüşü ve hızlanmayı YUMUŞAKÇA yapın.

 

- Kaygan zemin üzerindeki mümkün olan en iyi (daha az kaygan) yüzeyleri kullanmaya çalışın.

 

- Park ederken, varsa, yerdeki yağ vs. birikintilerine dikkat edin. Durduğunuzda ayağınızı üstüne koymanız sizi ve motoru düşürür.

 

- Toz, çöp vs. yol kenarlarında birikir..Keskin dönüş yaparken yol kenarlarından uzak durun.

Yağmurda Motosiklet Sürmek ..

Yağmurda sürmek "Doğru Kıyafetlerle" zevklidir ama kuru havaya göre olan dezavantajlarını görememek de kesinlikle kaza sebebidir.. Bu sebeple birçok tecrübeli sürücü dahi yağmurda düşmüştür.. Peki yağmurda motor kullanırken özellikle nelere dikkat etmeliyiz ki daha güvenli olalım..bir hatırlayalım;

1- Yağmur yeni başladıysa, yolun üzerindeki tozun suyla birleşmesi sebebiyle, aşırı kaygan yerlerin olma ihtimali çok yüksektir..Belli bir süre geçtikten sonra (yoğun yağmur), nispeten daha iyi bir yüzeydesinizdir..Tabiki gene de Yüzey, her şartda, kuru havaya göre daha kaygandır. Bunların bilincinde olarak; önünüzdeki araçlara olan fren mesafenizi daha fazla arttırarak seyretmeye çalışın. 2 saniye kuralını 3 veya 4 (koşullara göre) saniye‘ ye çıkarın..Daha dikkatli olun, unutmayın ki diğer araçlarda aynı kaygan yüzeydeler, onların da aniden durması zordur çünkü her araç için yağmurda durma mesafeleri 2‘ye katlanır..

Hep İleriyi planlayarak kullanmanız, öngörerek kullanmanız yağmurda daha da ön plana çıkar..

2- Motorunuzun devrini, gazınızın aşırı tepkili olmasına neden olacak şekilde yükseklerde tutmayın. Gazınızın aşırı tepkili olması kaymanıza neden olabilir..Bu noktada Gaz hassasiyetinize çok dikkat etmeniz gerekir Motorunuzun devir saatini maksimum %50 lerde tutarak kullanın. Zemin ne kadar kaygan geliyorsa (birikintiler fazla ve asfalt yüzeyi çok parlak), motoru dik tutarak daha düşük devirler kullanın.  Her koşulda "Smooth" olunuz.

3- Şerit boyaları (yol boyaları), mazgallar, demir veya çelik bağlantıların olduğu yol yüzeyleri, yağmurda ıslakken çok kaygandır. Mümkün olduğunca dik konumlarda geçiniz..Geçiş anlarında ileri bakınız. Hafif motorunuz oynasa da paniklemeyiniz, ileri bakışa devam.

4- Su birikintileri; En büyük sorun Aquaplaning. Bu, büyük ihtimalle düştünüz demek zaten. Kısaca; Su birikintisi derinse ve süratiniz fazla yüksekse, lastik dişleriniz görevini yapamaz ve yolu tutmayı bırakır. Su birikintilerinden daha temkinli geçmeye çalışın. Yolun, yapısal olarak balık sırtı olmasından dolayı en sağı ve en solu en derin birikintilere sahiptir. Bunun bilincinde olunuz.

5- Lastikleriniz; Lastiklerinizin bitmiş olması veya havalarının düşük olması yağmurda daha da tehlikelidir. Düşük hava basınçlı lastiklerin dişleri, yağmurda tam yere basmayacağı için, suyu olması gerektiği gibi aktaramaması sebebiyle, çok daha fazla kaymaya meyillidir. Dikkat!.

6- Motorunuz, herhangi bir sebeple, aşırı kayma eğilimine girerse, ilk yapacağınız şey debriyajı çekmek olsun (bunun sebeplerini uzun uzun yazmayacağım). Debriyajı çekin ve ileri bakın. Sonrasında da (kayma geçtikten sonra) debriyajınızı yumuşakça bırakın..

7- Yağmurda viraj alırken, gene virajın ortasında gazı yumuşakça açıyor olabilmeniz gerekmektedir (aynen kuru havada olması gerektiği gibi). Maksimum yol tutuşu için bu şartdır. Bunun en kolay yolu, giriş süratinizi daha da aşağı çekmektir. Virajın ortasında gazı kapamanız veya fren yapmanız, hele de ıslak bir zeminde, çok daha fazla tehlikeli olabilir. 

8- Kamyon veya otobüs gibi büyük tekerlekli araçların arkasına çok yaklaşmayınız. Gelen çamurlu su, görüşünüzü yok eder. Karşı şeridinizdeki su birikintilerine, "gelen araçların" girmesiyle, üzerinize aşırı su sıçramasına hazırlıklı olun. Mümkünse öncesinden önlem alın (uzak geçiniz). Geliş - Gidiş ayrı olan yollarda da en soldan gitmek, bu bakımdan ıslanmaya hep açıktır. Ayıca yukarıda da belirttiğim gibi zaten en sol, derin su birikintisi riskinin en çok olduğu alanlardandır.

9- Yağ, mazot birikintileri, yağmurda suyla karışıp yüzeye çıkar, farketmek zordur ve çok tehlikelidir. Mazot olabilecek yerleri öngörmeye çalışın ve oralardan geçerken dikkatli olunuz (benzin istasyonlarının giriş ve çıkışları). 

10- Unutmayınız! Daha az Görüş + Daha Kaygan Zemin = Daha Düşük Sürat + Daha çok Fren mesafesi  

11- Son olarak; birşeylerin bilincinde, doğru kıyafetlerle yapılan Yağmurda Sürüş‘de, inanıılmayacak kadar keyiflidir. 

Kendinize güvenin:)

Hız ve Güven ..

DAHA HIZLI GİTMEK Mİ?
DAHA GÜVENLİ GİTMEK Mİ?
YOKSA “HER İKİSİDE Mİ?”

DAHA HIZLI GİTMEK Mİ?
DAHA GÜVENLİ GİTMEK Mİ?
YOKSA “HER İKİSİDE Mİ?”

HIZ
Her kim ne derse desin, Motosiklet’e binen kişi hızı seven kişidir. Hız, motosiklet kullanan herhangi biri için, aslında vazgeçilmez bir unsurdur. Ve siz eğer Hız’ı sevmiyorsanız (hızın herhangi bir çeşidini), motosiklet haricindeki başka sporlara yönelmeniz daha doğrudur. Diğer yandan da, eğer motosikletinizi sadece ulaşım aracı olarak değil de, aynı zamanda bir Spor veya Touring aracı olarak kullanmak istiyorsanız, Hız’ı Anlamak/Tanımak/Bilmek zorundasınızdır.

Bir motosiklet yarışçısı 180 km/h ile pist üzerinde güvenlidir, ama aynı yarışçı 50 km/h ile bir kasabanın içinde bir o kadar da tehlikededir.

Kendiliğinden Gelen Hız tehlikeli değildir. Ama Hız Yapmak tehlikelidir.

Genel olarak, bir çok sürücüde yaygın olan; artmış tecrübe seviyesine oranla eğitim eksikliği ve kişisel değerlendirme yoksunluğu, hız’ı tehlikeli kılar. Doğru bir bilgi seviyesinde olmadan Hız’lı Sürüşü denemek sadece aptallıktır ve aynı zamanda diğer bütün yol kullanıcılarına karşı da işlenen bir SUÇTUR!

Bu sebeple, eğer hız’ı partnerimiz/arkadaşımız olarak buyur etmek istiyorsak, oyunun kurallarına uygun motosiklet kullanımını öğrenmeye ihtiyacımız vardır.

Hız dostumuz olabilir: Aşağıdaki makalenin son kısmı, çok önemli bir düşünceyi işaretliyor;

"Eğer ödevinizi doğru şekilde yaptıysanız, yani sürüş tekniklerinizi geliştirdiyseniz, daha hızlı ve daha yumuşak (smooth) olursunuz. Daha da önemlisi, çok daha fazla bir güvenlik payınız vardır. Aynı hız’da daha risksiz sürersiniz veya riskleri aynı tutarsınız ama daha da hızlısınızdır. Ne yaparsanız yapın ama unutmayın ki hiçbir zaman bilgi açısından bu işin sonu yoktur. Her sürüşü bir ders olarak görün Her zaman neler yapabileceğinizi öğrenin. Sizden hızlı ve yumuşak (smooth) kullanan kişilerle karşılaştığınızda, onların gelişim seviyelerinin durumunu değerlendirin ve eğer iyilerse, onların sürüş beyinlerini ve becerilerini alın."

DAHA HIZLI!!?

Zihninizi (Beyninizi) bir Düzene Sokun
Bunu en faal durumda tutmaya ihtiyacımız var. Bunsuz, umutsuzca büyük bir kazaya doğru giden, sadece koca bir et, kemik ve kas yığınısınızdır. Yaptığınız her hareket, her faaliyet beyniniz tarafından kontrol edilir.

Kendi kendinize düşünün: “Ben ne yapmak istiyorum?”. Eğer cevabınız “Şuursuzca son gaz gitmek istiyorum” ise bu işi unutun.

Doğru cevap "Gidebileceğim kadar (limitlerimde) hızlı gidebilmek ama aynı zamanda da 80. yaşlarımı görebilmek” şeklinde bir şeyler olmalıdır.

Kendi kendinize, gerekirse yüksek sesle söyleyin: “Motosiklet üzerindeyken yaptığım her hareketin her zaman bilincinde olacağım” (birçok tanınmış ünlü yarışçı, yarış öncesi zamanlarını, beyinlerini teskin etmek, akıllarını boşaltmak, start’a ve alınacak ilk viraja konsantre olmakla geçirirler. Unutmamak lazım ki saldırgan bir tavırla, kafa başka şeylerle dolu iken, hiç kimse şampiyona kazanamaz).

Vücudunuzu Düzene Sokun
Hiç sırt köprücük kemikleriniz arasına giren o sıkı kramp hissini yaşadınız mı? Bu yüzden oturuş pozisyonunuzu suçladınız mı? Aslında sebep gerginliktir ve eğer gerginseniz iyi bir sürüş yapamazsınız, motor üzerinde yumuşakça sağa, sola ve öne, arkaya hareket edemezsiniz. Her hareketiniz daha yavaş, daha kaba ve daha sert olur.

İşin püf noktası en başından itibaren gevşek (relaks) olmanızdır. Gevşek olmanız, eğer bakışınız da doğruysa, daha yumuşak sürüş yapmanızı sağlar. Bu yüzden de sürüş yaparken her birkaç dakikada bir gerilip gerilmediğinizi, gevşekliğinizi kontrol edin. Omuzlarınız arasında bir bıçak darbesi hissi, bükülmez, sert bir boyun veya kilitlenmiş bir çene (dişleri ezerek) halinde olduğunuzu fark ettiğinizde, kendinize zaman tanıyın, derin bir nefes alın ve sırıtın (bunu gerçekten deneyin) ve tekrar gevşek olup smooth bir kullanıma dönünceye kadar birkaç kilometre boyunca yavaş gidin. Sonunda tekrar gevşediğinizde, kendinizi doğal olarak (farkında olmadan/ limitlerinizde) daha hızlı gider bulursunuz.

Ufku Tarayın
Eğer sadece motorunuzun ön tekerinin önüne bakarsanız yalpalar ve tehlikelere iş işten geçtikten sonra reaksiyon verirsiniz. Eğer bakabildiğiniz kadar uzağa bakarsanız, yumuşak bir şekilde, tam anlamıyla doğru bir çizgi izler, aynı zamanda da tehlike ve risklerle baş ederken zamanında, hatta öncesinde, yapılması gerekeni yaparsınız.

Motor üstündeyken yorgunluğun ilk belirtisi bakışınızın ön tekerin önüne düşmesidir (kısa bakış). Yorgun düştüğünüz anları bilmeyi ve bununla baş etmeyi öğrenin. Bu anlarda kısa bir mola vermek, kendinizi yerde (!) bulmaktan iyidir.

Geniş Tarama Yapın
Sadece bakabildiğiniz kadar uzağa bakmak hiç bir zaman yetmez. Aynı zamanda dikkatinizin bir kısmını da diğer yönlere (arkanız, sağınız, solunuz) vermelisiniz. Alçaktan uçuş yapan bir uçakta ki radarı düşünün. Pilot öncelikle radarı üstüne doğru gelen şeylere karşı uyarıcı olarak kullanır. Aynı zamanda düşmanını, dost uçağı, roketleri, kuş sürülerini yani bir şekilde ona bir tehdit unsuru veya yardımcı olabilecek her şeyi de bilmek ister.

Siz de yoldayken akan trafik içerisindeki,  kavşaklardan ve tali yollardan çıkıp sizin yolunuza girebilecek araçlar, yol yüzeylerindeki bozukluklar, tehlikeler gibi yüzlerce farklı şeylerle ilgili zihinsel raporlarınızı sürekli güncelleştiriyor olmalısınız. Aynı zamanda yani aynı anda da motosikletin, benzin seviyesi, vites, kilometre göstergesi, devir saati gibi hesaplarını da sessizce tutuyor olmanız gerekmektedir. Bütün bunların hepside zihninizin arkasında çalışıyor konumunda durmak zorundadır. Ancak alarm durumu geçtiğinde zihninizin ön tarafına gelir ve gidebilirler. Aynen böyle işte.

Şimdi, şu andan itibaren, ilk motorunuza bindiğinizde her zamankinden daha uzağa bakmaya çalışın, relaks olun ve bütün çevrenizi tarayın. Sadece bunları yaparak bile sürüşünüzün iyi bir yönde ne kadar çok geliştiğini göreceksiniz.

Artık bu şekilde motorumuzu kullanarak, kendimizle ve sürüşümüzle ilgili ciddi pratikler yapma zamanıdır. Yani trafikteki risklerle ilgilenmek, hatta sorunları, sorun olmadan evvel halletmek hedeflenmelidir.

Frenlerinizle Gerçekten Tanışın
Frenlerin açma/kapama düğmesi yoktur. Onlarında gaz kolu gibi ustalıkla kullanılırlıkları vardır. Birçok sürücü daha hızlı gitmeyi denerken, bunu başarabilmek için daha geç ve sert fren kullanımı cazibesine kapılırlar.

Sonuç sık sık, viraja olması gerektiğinden daha hızlı giren kararsız bir motosikletçi ve dehşetli bir şekilde “bundan daha hızlı bu viraja girilemez” inancıdır.  Düşünün: “Gerçekten de fren yapmamıza gerek var mı acaba?”.

Birçok sürücü; Fren Yap, Viraja Gir, Gaz Ver’e şartlanmıştır. Ama burada birçok sürücü için anlaşılmayan nokta, tam anlamıyla doğrusunun; Stabil ve Doğru bir Süratle Viraja Gir ve doğru yerde Gaz Ver olduğudur. 

Kesin olan tek şey viraj girişinde doğru sürat de olmamızdır ki bunu ya fren yaparak, ya hızlanarak yada sabit hızımızı koruyarak yaparız. Bunu değerlendirme eksikliği çok büyük bir zaaftır aslında.

Panik Fren
Eğer sizin bir mizacınız/parçanız haline gelmediyse, kesinlikle olay bütünüyle şansa kalmış bir piyangodur. Birçok sürücü tehlikeyle burun buruna kaldığında, frenlere sertçe asılır ve sadece dua ederler.Eğer frenler kilitlenirse kendilerini yerde bulurlar, kilitlenmezse (şanslarına) derin bir “oh!” çekerler. Sizce bu yeterli midir?

Ön fren/lastik, frenlemenin %75-90’ını yapsa da, her motordaki Ön-Arka dengesi/balansı farklıdır ve hava durumu, yol yüzeyi gibi etkenlere göre değişir. Hepimizin ideal olarak aradığı frenleme miktarı lastiklerin kilitlenmeden çok az önceki noktasıdır. Bu alışkanlığı sadece ve sadece uzun pratikler ve çalışmalar ile sağlayabiliriz. Bunu da ancak çalışarak, sürekli pratik yaparak refleks haline getirebiliriz.

Savunma Öncelikli Sürüş
Temel olarak her şeyin ve herkesin sizi sakatlamaya/düşürmeye çalıştığını varsayarak yaptığınız sürüştür. Zihninizi öyle bir hale getirin ki olabilecek, başınıza gelebilecek her kazanın, sizin hatanız yüzünden (gelen tehlikeyi GÖREMEDİNİZ) meydana geleceğini kabullenmiş olun. Motor üstünde geçirdiğiniz bir kaza yüzünden eğer bir yerleriniz kırıldı ise, o noktada sizin haklı olma gibi bir durumunuz yoktur.

Motorcuları hazırlıksız yakalayan 2 ana acil durum; ‘‘Öleceğim!!‘‘

-Kabus 1: Viraja çoook hızlı giriş veya aniden (beklenmeyen bir şekilde) daralan/sertleşen bir viraj.
Bu durumda kalmak zaten başlı başına büyük bir hatadır Ama bir şekilde girdiniz ve o durumdasınız. Fren yapmanız lazım ama ön freni kullanma durumunda ya önü kilitlersiniz ve düşüp kaza geçirirsiniz, ya da motoru dikleştirip hızlı bir şekilde dümdüz karşıya çarparsınız. İkisi de hiç iyi değil, özellikle sol virajsa durum daha da kötüdür.

Aslında yapmanız gereken; arka frenle yavaşlayabildiğiniz kadar yavaşlamaya çalışmak ve devamında da mantıklı olan tek şeyi yapmak; yani Virajı almaya çalışmaktır (kafanı viraj çıkışına çevir ve daha fazla kontra ver).

-Kabus 2: Önünüze araba atlar ya da kamyonun kasasındaki yük yolun ortasına düşer. Ve o anda bir şey yapmak için saniyenin .0002’si kadar zamanınız vardır.

Eğer benzer durumları gördünüz, duydunuz, hatta yaşadıysanız, bunu neden beklemediniz? Neden öncesinden önlemlerinizi alarak, hep en kötüyü düşünerek seyir etmiyorsunuz ki?  (yukarıdaki Savunma Öncelikli Sürüşü okudunuz, değil mi?).

Araba sürücüsü sizi görmüş, uzakta olduğunuzu düşünmüş ve yola çıkmış. Ama siz o kadar hızlısınız ki bir anda onunla burun buruna kaldınız. Hatanızı anladınız mı? Uyanın artık!!  Çok şükür ki böyle çaresiz bir durumdan kurtulmanın da bir yolu var;

Nereye bakarsanız oraya gidersiniz
Önünüze atlayan bir araba da olsa veya yolun ortasına düşen bir nesne. Eğer (kısmen önünüzdeki felaket olduğu için, kısmen de kaçacak yeriniz olmadığını düşündüğünüz için) ona odaklanırsanız, direk olarak zaten çarparsınız. O sebeple kesinlikle önünüzdeki nesneye/araca kilitlenmeyin. Gözlerinizi önünüzdeki tehlikeden uzaklaştırın (aynı zamanda frenden de elinizi çekin, süratiniz fazladır ve zaten duramayacaksınızdır) ve faal bir şekilde kaçış boşluğuna bakın (Swerving).

Yolu Okumak
Eğer yolu okumayı bilmiyor iseniz hiçbir zaman hızlı ve güvenli bir sürücü olamazsınız  (aynen nota okumayı bilmeyen ama en iyi müzisyen olmayı hedefleyen birisi gibi). Yolu okumak demek, çevrenizdeki en ufak bilgi kırıntısını dahi alıp iki ana soruyla işlemek demektir.

1- Neler Oluyor?
2- Nasıl zarar görebilirim?

Çevrenizde sizi görmüş olan araba, yaya geçidi olmayan yerden karşıdan karşıya geçen yayalar, kontrol yapan polisler gibi çok belirli şeyler vardır ve bunları belki yarı uykulu bile olsanız görürsünüz. Ama her zaman cin gibi olun. Çünkü;

Yoldaki at pisliği? Karşı şeritden gelen ve o pisliği sinirle sollayıp sizin şeridinize geçen bir araba olabilir.

Yakınlarda bir çiftlik mi var?  Bu da kör/dar virajların içinde yavaş hareket etmek zorunda olan traktörler var demektir? O virajların içinde kalıplaşmış çamur tabakaları bekleyin.

Yolda birçok ağaç ve yol üzerinde gölgeleri? Kaygan yapraklara hazırlıklı olun.

Tepeyi çok yavaş çıkan bir kamyon size doğru mu geliyor? Arkasından intihar edercesine sollama yapan arabaları bekleyin.

Dolambaçlı yollardaki benzinlikler? Dökülmüş mazotu bekleyin.

Resmi çizebildim mi? Yolda gördüğünüz her şeyi öncesinde bir delil olarak da görmeyi bilin ve dikkatlice yorumlamaya çalışın.

Yol nereye gidiyor? Aşikâr olan besbelli şeyleri görmemezlikten gelmeyin, yok saymayın. Düşünün.. Düşünün.. Motorunuzu, her zaman, düşünerek, plan yaparak kullanın.

Size nelerle karşılaşacağınızı söyleyen, belirten yol tabelalarını, işaretlerini kullanın. Ama aynı zamanda her zaman bilinçli bir şekilde farkında olun ki; hiçbir işaretin, uyarının olmadığı sert virajların, birbirine bağlı kör virajların, görülmesi zor tali yolların da memleketimizde var olduğunu bilin.

İşin sırrı hiçbir zaman gördüğünüz tek bir ipucuna sonuna kadar güvenerek hareket etmemektir. Mutlaka fazladan bir delili hep bekleyin, eğer gelmezse hep en kötüsünü düşünerek hareket edin.

Önünüzdeki virajın çok sert bir viraj olduğunu düşünürken, düşündüğünüz kadar sert çıkmazsa sorun yoktur ama tam tersi olursa ciddi sorun yaşarsınız. Her zaman umulmayanı ummayı / beklenmeyeni beklemeyi ihmal etmeyin.

"Eğer ödevinizi doğru şekilde yaptıysanız (sürüş tekniklerinizi geliştirdiyseniz), daha hızlı ve daha yumuşak (smooth) olursunuz. Daha da önemlisi, çok daha fazla bir güvenlik payınız vardır. Aynı hız’da daha risksiz sürersiniz veya riskleri aynı tutarsınız ama daha da hızlısınızdır. Ne yaparsanız yapın ama unutmayın ki hiçbir zaman bilgi açısından bu işin sonu yoktur. Her sürüşü bir ders olarak görün. Her zaman neler yapabileceğinizi öğrenin. Sizden hızlı ve yumuşak (smooth) kullanan kişilerle karşılaştığınızda, onların gelişim seviyelerinin durumunu değerlendirin ve eğer sizden iyiler ise, onların sürüş beyinlerini ve becerilerini alın."

Not:
Bu çalışmayı yapıp okuyucuya sunan arkadaşlara gönülden teşekkür ederiz.

 

 

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
 
MOTO8 EVRENSEKİZ
MOTO8 EVRENSEKİZ
 
Adını biz koyduk
Adı,moto 8 Evrensekiz.
Azıcıktık çok olduk
Gönülleri doldurduk.
İşte buralarda
Bizi izleyin diye
site kurduk.
Cebimiz dar
gönlümüz bol
Evrensekizimizle hep
Gurur duyduk.
Motor sevgimizle
Çoğalarak yollara koyulduk.
Yıldız dağlarında,
Güzellik suyundan
Su içtik.
Kıyıköy,İğneada
Ah!Sen ne harikasın
Dupnisa.
Çanakkale,Akçay,Altınoluk
Ayvalıkta tost,
Cennet tepesi
Şeytan sofrasından Seyretmek başka.
Gönen,Erdek,Avşa,
Gemicinin motoru hızlandı
Tekirdağ karşımızda.
Sonra,
Bir yıl daha geçti.
Moto 8 Evrensekiz,Balkaya.
Duyun sesimizi,
Moto8evrensekizliler,
Şimdilik,
Türkiye yollarında.
YARINLAR İÇİN
 
YARINLAR İÇİN BUGÜNÜMÜZDEN GERİYE ÇOCUKLARIMIZ,
ÇOCUKLARIMIZ KADAR DA
AĞAÇLARIMIZ KALSIN.
HAYDİ FİDAN DİKELİM,
BUGÜN GURURUMUZ OLSUN.
DOST SİTELER
 
Öyle güzeldin ki
r
İlk seni çocukluğumda tanıdım
Öyle güzeldin ki.
Sonra sana ulaşamadığım yıllarım oldu
Hasretliğin de güzeldi.
Sonra çocuklarım oldu
Onlar da seni çok sevdi.
Derken hasretlik bitti,sana kavuştuk
Seni bir daha bir başka sevdik.
Seninle rüzgarda saçlarımızı savurduk
Yağmurda ıslandık,çamurlandık.
Görmediğimiz yerleri seninle gördük
Seninle coştuk seninle eğlendik.
Tıpkı bizim gibiydin
Bizim gibi büyüdün,bizi de güzelliklere yürüttün.
Öyle güzelsin ki
Seni içimden geldiği gibi anlatamıyorum bir bilsen.
Biliyorum
Birgün ellerini tutamayacağım.
Ayaklarım tutar,gözlerim görürse
Sana dokunmak için yanına geleceğim.
Çocukluğumda olduğu gibi güzelsin
Seni yaşadığımca hep seveceğim.
(motor sevdası)
Erdal Ay
SLAGONUMUZ
 
bu alemde tekiz otomobili sevmeyiz. otoyla değil, motorla gezeriz. MOTO8 EVRENSEKİZ
 
Bugün 2 ziyaretçi (225 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol